Sıradan hayatları olan bizler için şu an bilim dünyasından tek duymak istediğimiz Kovid-19 hakkında olumlu gelişmeler olsa da şu aralar bilim dünyasında, bilim insanlarını Kovid-19 gelişmelerinden çok daha fazla heyecanlandıran gelişmeler yaşanıyor. Son yapılan deneylere göre yeni kanıtlar, doğanın “beşinci bir kuvvetinin” var olduğunu gösteriyor ve bu tür haberleri bilim dergileri dışında günlük haber sitelerinde de sıklıkla görmeye başladık. Yeni kanıtlara göre küçük bir atom altı parçacığı bilinen fizik yasalarını çiğneyebiliyor. Ve onun bu hareketinin de beşinci bir doğa kuvvetinin varlığına işaret edebileceği iddia ediliyor.
Doğanın dört kuvvetini bilim insanları şu şekilde sıralıyorlar. Bu dört kuvvet yolda yürümekten uzaya bir roket fırlatmaya kadar, dünyada sürekli iş başında olan doğa güçleridir. Şu anda bilim adamlarının bildiği kuvvetler yerçekimi, elektromanyetizma, zayıf ve güçlü nükleer kuvvetlerdir. Ancak müonlar olarak bilinen temel parçacıklarla ilgili yapılan yeni bir deney, kozmosun doğası ve evrimi için hayati önem taşıyan, henüz bilim tarafından bilinmeyen madde ve enerji biçimleri olabileceğini öne sürüyor. Bulgular, ABD Enerji Bakanlığı'nın ulusal laboratuvarı olan Fermilab'daki fizikçilerden geldi. Onlar bu anı “Mars gezgininin iniş anı” kadar önemli bir an olarak adlandırıyorlar. Müonlar, kozmik ışınlar Dünya atmosferine çarptığında doğal olarak meydana gelmeleri bakımından elektronlara benzeyen atom altı parçalar olarak adlandırılıyorlar. Muon g-2 deneyinde, bilim adamları müonları Fermilab'da 50 fit çapında mıknatıslanmış bir halka etrafına göndererek yoğun bir manyetik alana maruz bırakmışlar. Ekip, bunu yaparken müonların öngörülemeyen şekillerde “parçacıkların nasıl etkileşime girdiğine dair temel teoriye” meydan okuduğunu görmüşler. Deneyi yapan bilim insanları bunu “henüz bilinmeyen bir kuvvete karşı” müonların duyarlı olması şeklinde açıklayabiliyorlar. Benzer haberleri daha önce de okumuştuk. Bir grup Macar araştırmacı cesur bir iddiayla manşetlere çıkmıştı. Doğanın beşinci kuvvetinin varlığını gerektiren yeni bir parçacık (X17 olarak adlandırılır) keşfettiklerini söylemişlerdi. Karanlık madde ile ilgili araştırmalar sırasında bilinen güçlerin dışında bir güce tepki veren yeni bir atom altı parçacık keşfettiklerini ilan etmişlerdi. Başka yerlerde de, yeni bir tür fiziğe işaret eden başka deneyler de yapıldı. İsviçre, Cenevre yakınlarındaki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'ndaki bilim insanları da standart modelin önerdiği gibi bozunmayan kararsız parçacıklar bulduklarını ilan etmişlerdi.
Peki biz ölümlü sıradan insanlar için bu sonuçların nasıl bir önemi var? Şu şekilde önemi var. Bilim insanları için bu yeni gelişmeler fizik bilimini temelden değiştirmeye başlayacak ilk işaretler olabilir. Bu gelişmeler bilim insanlarının hep merak ettikleri “karanlık madde nedir” sorusuna da cevap olmaya aday gelişmeler olarak görülüyor. Çünkü bilim dünyası, yüzyıllar süren araştırmalar ile evrenimizin nasıl bu hale geldiğini çözmek istediğinde kaçınılmaz bir sonuca vardı; evren, madde ve yaşam için “karanlık madde” diye bir şey olmak zorunda. Galaksileri çevreleyen devasa “karanlık madde haleleri”, Dünya'da - ya da Dünya gibi bir gezegende - karbon temelli yaşamın evrenimiz içinde bir olasılık olmasına izin veren tek şeydir. Ne olduğunu bilinmese de emin olunan tek şey “karanlık madde” yaşamın kökeni için de kesinlikle gereklidir. Onsuz, biyoloji için gerekli bileşenler ve hayatın tutunduğu bu kayalık gezegen dahi var olamazdı. Bu sorunun cevabı da sanılanın aksine yukarılarda değil, atom altı dünya da gizli. Cevaplar teleskopların ucundaki lenslerde değil, elektron mikroskoplarının altındaki atom altı dünyada saklı durumdalar.
Bende bu sebeple haber sitelerinde satır aralarında okuduğunuzda çok da heyecan duymadığınız, şu an için anlamsız gelişmeler olarak görülen bu keşifleri vurgulamak için bu haberi yazıma taşımak istedim. Çünkü halen insanoğlu olarak ilk bilmemiz gereken bu cevap ile beraber açıklanacak olan diğer cevaplara da sahip değiliz. Eğer insanoğlu “Karanlık madde nedir?” sorusuna cevap bulabilirse “Evren neden oluştu?”, “Madde nasıl oluştu?” ve hatta “Neden bu evrendeyiz?” gibi binlerce soruya da cevap bulmuş olacak. Bu cevaplar ise belki de bize sonsuz olasılıklar içinde akla hayale gelmeyecek keşiflerin yapıldığı, sosyal değerlerimizi kökten etkileyecek gelişmelerin yaşandığı ve belki de gezegenimiz sınırları içinde kalmak zorunda olmadığımız yepyeni bir geleceğin anahtarı olacaklar. Atom altı dünya hakkındaki haberleri aklınızın bir kenarında olan bu önbilgi ile okuduğunuzda yapılan her bir deneyin neden yapıldığını ve bizim için önemini de daha iyi anlamış olacaksınız. Sağlıklı günler dilerim.