Bir İtalyan dergisinde paylaşılan yazıda "Bir Zamanların En Güzel Altı
Kadını" şöyle sıralanıyordu;
ABD: Marilyn Monroe
İtalya: Sophia Loren
İngiltere: Elizabeth Taylor
Fransa: Brigitte Bardot
Almanya: Marlene Dietrich
Türkiye: Türkan Şoray..."
Ben de ekleyeyim; Ava Gardner, Grace Kelly, Rita Hayworth, Ingrid Bergman, Audrey Hepburn, Avusturya asıllı yeşil gözlü Romy Schneider, İtalyan Gina Lollobrigida, Claudia Cardinale, Ursula Andress, Amerikalı Raquel Welch gibi...
****
Norma Jeanne...Tüm dünyada bilinen ismiyle; Marilyn Monroe.
Bir sinema efsanesiydi.
Hollywood’un en parlak dillere destan yıldızlarından biriydi.
Sansasyonel kişiliği daima ön planda tutuldu.
Medya onu “Amerika’nın tatlı kızı” olarak ticarileştirmişti.
Sinema eleştirmenlerine göre; "ikonlaşmış bir figürdü."
Yaşadığı dönemde -neredeyse- göreni kendisine aşık eden bir cazibeye sahipti.
Elizabeth Winder, "Manhattan Günleri" kitabında onu bakın nasıl anlatıyor?;
"Marilyn'in kendini eğitip, edebi, müzikal ve sanatsal zevkler edindiği yer de New York'tu.
Orada Carson McCullers ve Truman Capote gibi yazarlarla ve entelektüellerle dostluklar kurdu.
İngiliz Tiyatro Oyun Yazarı Arthur Miller ile yaşadığı ilişkiye de orada başladı.
New York'a geldikten sonra mink kürklerle sarmalanan 'Hollywoodlu Marilyn' değildi artık.
Yeni yaşamında gizli, belirsiz ve daha mutlu bir kadın olmuştu; siyah camlı gözlükler takan, başına eşarplar geçiren ve erkeksi siyah paltolar giyen bir Marilyn..."
****
Nilgün Taylan da kitabında şöyle söz eder Marilyn'den;
"Tüm dünya tarafından sevilen, eşsiz güzelliğiyle hepimizi kendine hayran bırakandır Mariyln Monroe.
Görkemli filmlerde oynadı.
Pahalı kıyafet içinde, flaşların önünde geçen rüya gibi bir hayat yaşadı.
Peki ya gerçekler?
36 yaşında intihar ederek hayatına son veren oyuncu tüm dünyanın ilham aldığı bir ikona nasıl dönüştü?
Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı kariyerini nasıl etkiledi?
Uzun yıllar yaşadığı ekonomik krizler, ailesinden miras kalan akıl hastalığı ve koskoca bir yalnızlık...
Peki milyonlarca insan tarafından sevildiği halde nasıl yalnız kalmıştı?"
Yine eleştirmenlere göre, "Sıradışı yaşam biçimi ve Amerikan Başkanı John F. Kennedy ile olan ilişkisinden dolayı, yaşamı ve ölümü ile ilgili çok çeşitli iddiaların yanısıra, sinema tarihinin de çok önemli bir kesitidir MM."
****
"Perde Açılıyor", "Erkekler Sarışınları Sever", "Niagara", "Yaz Bekarı" ve en popüler filmi Tony Curtis ve Jack Lemmon'la çevirdiği "Bazıları Sıcak Sever". Orijinal adıyla "Some Like It Hot"...
Basmane'deki Yıldız Sineması 'nda seyretmiştim -neredeyse- benimle yaşıt filmi.
Komedi ağırlıklı romantik filmdi.
"Sarışın Bomba" bütün güzelliğini sergiliyordu...
****
Bu yazı, MM'nin beyaz elbisesinin etekleri uçusurken fotoğraflarından söz etmeden olmaz; değil mi;
"Altmışbeş yıl önce, Marilyn Monroe, beyaz elbisesi dizlerinin ve bazen de başının üzerinde uçuşarak, şanslı izleyicilerden oluşan bir kalabalığı büyülemişti. 1954 yılıydı ve yönetmen Billy Wilder, New York'ta 52. ve 53. Caddeler arasında Lexington Caddesi'nde, 'Yedi Yıllık Kaşıntı' filminin bir sahnesini çekiyordu . Senaryoda, Monroe ve rol arkadaşı Tom Ewell bir sinema salonundan çıkarken, aşağıdan geçen metrodan esen hafif bir esinti Monroe'nun eteğini havalandırıyordu."
O meşhur fotoğrafı da Monroe 'nun yakın dostlarından Set Fotoğrafçısı Sam Shake çekmişti...
63 yıl önce bu dünyadaki yolculuğunu tamamladığında 36 yaşındaydı Marilyn Monroe.
Yaşarken de, yaşamından sonra da çok konuşulan efsane güzeldi...