Emlak ve Eytam Bankası (1) Genç Cumhuriyetin üçüncü bankasıdır.
Türk Halkının inşaat yatırımlarının desteklenmesi ve kredi sağlanması için Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatlarıyla 3 Haziran 1926’da Ankara’da kurulmuştur.
Mimar Clemens Holzmeister’in tasarladığı, Ulus’un en güzel yerinde bulunan ve dışarıdan da pek heybetli görünen bu neoklasik yapı, 2013 yılında PTT tarafından, modern bir PUL MÜZESİ haline getirilerek çok değerli bir hediye olarak insanlığın hizmetine sunulmuştur.
*
Zeus ile Tanrıça Mnemosyne’nin dokuz kızları vardır ve bunlara Mousa denilmektedir. Mousa’lar ”İlham perilerinin yaşadığı yer” anlamına da gelmektedir. Ülkemizde 400 civarında “İlham Perisi” bulunmaktadır. “Sanat”tan “Bilim”den “Arkeoloji”den “Etrografya”dan “ tutun da “oyuncak”a, “Zeytinyağı”na “işkence”ye, para”ya, pul”a kadar.
*
Müzeler, toplumların hafızasıdır, müzesi olan toplumlar unutmaz. “Unutulan geçmiş, kaybedilen gelecektir” çünkü. Tarihsel, kültürel, çevresel, siyasal, bilimsel hayatların korunması, geleceğe taşınması, kısacası dünya kültürel mirasının korunması, onarılması ve gelecek kuşaklara aktarılması müzelerden geçmektedir. Günümüzde yüzlerce alanda müzelerin olduğunu/olması gerektiğini söylüyorsak elbette Pul Müzesi de olmalıdır.
İşte bugün sizleri Ankara’nın en müstesna mekânı olan Ulus semtindeki PTT PUL MÜZESİ’ne götüreceğim.
*
Toplumların hüzünleri, sevinçleri, yaşam biçimleri, bakış açıları, tarihi, kültürü, bağımsızlık öyküleri nakış nakış işlenen bu pullardan okunabilirdi. Posta gönderilerin üzerine yapıştırılarak, gönderi ücreti karşılığı ödenen değerli bir kâğıt olan “PUL” ülkelerin bağımsızlığının, ulusal egemenliğinin en önemli göstergelerinden birisidir. Tıpkı Bayrak gibi, Milli Marş gibi, Para gibi.
*
Üzerinde taşıdığı hikâye sizi uzun uzun düşünmeye zorlarsa eğer, her pul için bir ansiklopedi bile yazılabilir aslında. Örneğin; “Mustafa Kemal Atatürk” temalı, “Atatürk Devrimleri” temalı “Milli Mücadelenin Yüzüncü Yılı” isimli bir pul serileri var ki, anlatmaya ansiklopediler yetiyor mu? Elbette yetmiyor. Bu nedenle pul, çok önemli bir varlık argümanıdır.
*
Efendim, Pul’un müzesi de nasıl olur ki; işte, “içine pulların dizildiği onlarca albüm bir odada masalarda duruyor, çevir katalogların sayfalarını bak bak geç”, şeklinde düşünebilirsiniz. Ama öyle değil işte…
PTT Pul Müzesi; Türkiye’nin merkezinde Dünya çapında bir kültür merkezi olma özelliği taşımaktadır.
Pulların zarafetine ve taşıdığı anlamlara yakışır bir tablo sizi karşılar giriş katında.
Geçmişten/günümüze, kullanılmış “postacı kıyafetleri”ni taşıyan cansız mankenler ve aynı salondaki tarihî posta arabasını gördüğünüzde pula ilginiz yoksa bile bu atmosferle başlar ilginizi çekmeye. Postanın tarihi ile ilgili dijital platformlar ve “interaktif kütüphane” de bu salondadır. *
Türk Posta ve Haberleşme Tarihi burada okunur ve yaşanır. “Sümerlerin yazıyı buluşundan sonra ilk posta teşkilatı MÖ.546 yılında Persler tarafından oluşturulmuş. Kendilerine bağlı tüm ülkelere ulaşmak için açtıkları “kral yolu” üzerine kralın emirlerini daha hızlı iletmek için posta istasyonları kurmuşlar”. Aslında o zaman da vakit nakitmiş.
“Antik çağda Yunan Kralları da hızlı haberleşmek için koşucuların ayakkabılarına ve başlarına –kuş kanatları- taktırırlarmış”.
“Selçuklular, peykler ve ulaklarla birlikte güvercinlerin kanatlarında da haber uçurmuşlar”. Yakın dönemde ise “1837 yılında Amerikalı Samuel MORS telgraf makinesini icat etmiş ve Mors Alfabesi’ni bulmuş”. “İlk posta teşkilatımız da 1840 yılında, İstanbul’da, Sirkeci’deki bugünkü Yeni Camii avlusunda kurularak faaliyete başlamış”.
Aynı kattaki en önemli köşe ise İstiklâl Harbinde PTT köşesidir. Burada bir kez daha gururlanırsınız; Türk Milleti’nin zafere olan inancı, azmi ve Mustafa Kemal Paşa’nın müthiş askerî dehası sonucu kazanılan var olma savaşında telgrafçılarımızın katkılarını bulursunuz karşınızda. Telgraf tellerinin tamiri, makinelerin onarılması, gizli haberleşme şifrelerinin oluşturulması gibi zaman kavramının unutulduğu olağanüstü gayretlerini belki hiçbir yerde okuyamayacaksınız, okuyabilirsiniz ama yaşamak da gerekli bu atmosferi. İstiklal Harbi için “Telgraflar Savaşı” benzetmesi hiç de yanlış değildir. “Mustafa Kemal Paşa telgraf trafiğini o kadar büyük bir ustalıkla yorumluyor ve yönetiyor ki, savaş kazanılıp bittikten sonra Türklerin, silah, araç, gereç, teçhizat yönünden yeteri kadar güçlü olmamasına rağmen savaşın nasıl kazanıldığını merak eden bir İngiliz gazetecinin sorusuna –telgrafla/telgrafçılarımızla- cevabını veriyor”. Bu günkü watsap kullanımına benzettim, duyunca.
Burada, telgrafın tellerine kuşlar konmuyor, beyaz porselen güvercinler tutuyor telleri.
1. Dünya Savaşı'nda hizmette olan kırmızı, sarı posta kutularının önüne geldiğinizde, bu yorgun kutuların; kimbilir kaç anneye babaya, kaç sevgiliye, savaşın korkunç atmosferinde yazılan, sırlarla dolu, ucu yanık ne mektuplar gördüğünü düşünüyorsunuz.
*
Postada kullanılan; damgalar, mühürler, hassas teraziler, telefon makinaları, , telgraf makineleri ve emektar postacı çantaları bu bölümde gezilebilir.
Nostaljinin doruğunu yaşatan Atlı Posta Arabası müzenin en gözde eserlerinden.
Daha sonraları bisikletler, motorlu posta araçları… Her yeni dönemde birçok posta arabası gelmiş geçmiş, oysa mektuplar, hep taşınmış yüreğimize. Osmanlılarda ilk dönem haberleşme Kırımlı Tatarlardan seçilen atlı ulaklarla sağlanırmış, hac kafilesinin Mekke’ye ulaştığını saraya haber veren müjdecibaşı ve Tatar Ağası postacı kıyafetleri burada yerini almıştır. Günümüze kadar giyilen postacı kıyafetleri mankenler üzerinde sergilenmektedir.
Tarihten Mektuplar bölümünde; Tarihe tanıklık eden bu koleksiyonda; Asurca Mektuplar, Hitit Mektupları, Hz. Muhammed’in İslâm’a Davet Mektupları, Osmanlı Mektupları, Cepheden Mektuplar ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Mektupları sizlerle buluşur. Mustafa Kemal’in askerlikten istifa ettiğini bildirdiği mektup müzenin en önemli eserleri arasında yerini almıştır.
*
Dijital ekranlı masalarda nostaljik görüntüler bir anda sizi geçmişe götürürken, dijital sergiler de üzerinizde adeta şok etkisi yaratıyor. Ana girişin sağ tarafında görsel temalı bir yazılım mevcut, el hareketleriyle tarihi kitapları seçerek inceleme şansı bulursunuz.
*
Pullarla Yüzyıl isimli bölümde; dünyada son yüzyılda yaşanan önemli olaylar, dijital ekranlara dokundukça parmaklarınızın ucuna gelir. Bir çocuğa çiçek aşısı yapan hemşireyi, D100 Karayolunu, Tarihî Saat Kulelerimizi, 1960 Roma Olimpiyat Oyunlarını, daha daha nice kahramanları, kahramanlıkları, olayları pul ile burada yaşayabilirsiniz.
*
Filateli Salonu, apayrı bir dünyadır Filateli. Birkaç paragrafla anlatmak doğru olmaz. Hem bu bölümü hem de Filateliyi bir başka yazıyla sizlere tanıtıp anlatmak istiyorum.
Bir pulun hikâyesi bölümünden etkilenmemeniz mümkün değildir.
Bir kâğıt parçası zannetmeyin beni…
Usta ellerde sabırla işlenip hayat bulur ruhum…
Bir zarfın köşesinde başlar tarihe yolculuğum…
Bazen hüznü, bazen neşeyi taşısa da mektuplar…
Ben geçtiğim her duraktan yeni anlamlar toplar dururum…
Ne zaman ki beni özenle saklayacak bir el bulsam,
Bütün değerlerim ve güzelliğimle ona telim olurum…
Ben bir posta Puluyum…
*
Tarihe Tanıklık Eden Koleksiyonlar ile yüzünüze farklı bir tebessüm yerleşir;
1863 yılında basılan ilk Osmanlı Pulu, Cumhuriyet döneminde basılan, Ayyıldız Serisi, Mustafa Kemal figürlü; TBMM, Sivas Kongresi gibi konusunu birçok tarihi olaydan alan pullar mevcut.
*
Epeyce vakit geçirdiğiniz ve iyice atmosferine alıştığınız pul ve posta yolculuğunuz birinci katta bulunan KRONOLOJİK KOLEKSİYONLAR bölümünde tüm enerjinizi yeniden yüklemeniz için size yeni bir fırsat sunar. Beyniniz dinlenmek için bu katta kendisine daha yakın olayların kompoze edildiği pullara odaklanmakla ilgilenir.
Bu katta; Osmanlı Dönemi pulları, Cumhuriyet dönemi Pulları sergilenir. Nostaljik PTT salonu da bu katta bulunur.
Osmanlı Devleti, 1863 yılında ilk posta pulunu basıp kullanmaya başladığı için Asya’da yapışkan pulu basan ikinci bağımsız devlet statüsüne de sahip olmuş. Hatta Konstantinopolis matbaasında tasarlanarak basılmış pullar var burada. Pul Müzesinde gerçeğini görmek isterseniz Müze’de ilk Türk pulu ve sonrasında tedavüle çıkarılan Osmanlı Devleti Pullarının örneklerini inceleyebilirsiniz.
Cumhuriyet Dönemi Pullarının sergilendiği panolarda ise Cumhuriyetin ilanından sonra basılan; Ayyıldız Serisi başta olmak üzere; 1924 Lozan Barış Antlaşması, 1936 Boğazlar Sözleşmesi, 1938 Harf Devrimi’nin 10.Yıldönümü, 1939 Hatay’ın Ana Vatana Kavuşması, 1948 Cumhuriyetin 25.Yildönümü, 1962 Başkumandanlık Meydan Muharebesi, 1969 Atatürk’ün Samsuna Çıkışı’nın 50.Yıldönümü, 1971 Sakarya Zaferinin 50.Yılı, 1998 Ulusal Bayramlar, 1999 Kurtuluş Savaşında Ulusal Kongreler, 4 Eylül 1919’da Sivas kongresi, 2010 T.B.M.M 90.Yılı, gibi birçok değere götüren, üzerinde uzun uzun düşünmeye sevkeden çok anlamlı, çok değerli pulların panolardaki sesine kulak verecekesiniz.
*
Buradaki NOSTALJİ ODASI’nı ayrı tutuyorum, kesinlikle görülmesi gerekir. “Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır/bugün posta günü canım sıkılır/ellerin mektubu gelmiş okunur/benim yüreğime hançer sokulur”. Askerdeki bir gencin isyanıdır bu türkü. Postacının yolunu gözleyen, getirdiği mektubu açsın okusun diye postacının gözlerinin içine bakan analarımız ardına kadar açar kapılarını ve kalplerini postacıya. Gurbetteki nişanlıdan gelen mektubun içinden çıkan gül yaprakları, mendiller, yârin saçının teli… daha nice yaşanmışlıklar bu odada hapseder sizi. Moritanya’dan geri dönen, ama sahibini de bulamayan mektuba bakarken, hazin bir hikâyeyi düşlersiniz, gözleriniz dolar. Almanya’dan gurbetçilerin gönderdiği özlem dolu mektupların alıcıları ne trajediler yaşadılar bilinmez ama burada görünce dokunur yüreğinize.
*
Bir üst kata daha olgun ve daha gururla çıkıyorsunuz. Tematik Koleksiyonlar katı 7 ayrı temadan oluşan Tematik Pulların sergilendiği yerküredir adeta.
Atatürk Temalı, Taşıt Temalı, Spor Temalı, Doğa Temalı, Tarih Temalı, Turizm Temalı ve Kültür Varlıklarımız Temalı koleksiyonlar arasında kaybolur gidersiniz. Bazıları ilgimi çekmez diye düşünebilirsiniz, ama üzerlerindeki; Afyon Kalesi, Çorum’a ait aynalı tüylü gelin başı, Tahta Kaşıklı Halk Oyunları, Dalbastı Kirazı, Göreme, Zeybekler, Kelebekler, Milli Saraylar, Tarihi Saat Kuleleri, İlk Boğaz Köprüsünün açılışı, Avrasya Tüneli, Orhan Veli, Tevfik Fikret, Kalelerimiz, Olimpiyatlar, Tarihi Yalılar, Buharlı Gemi, Kore Savaşları, Dede Korkut Hikayeleri, Hamsi Tava, Ney ve sayamadığımız binlerce pul sizi panoların içinden selamlayınca bütün bakış açınız değişir.
*
Üçüncü katta Dünya Pulları Koleksiyonu karşılar sizi. Hüznünüzü dağıtırsınız burada.
Türkiye, Avusturalya, İtalya, Fransa, Mısır, A.B.D, Güney Afrika, Çin, İngiltere, Rusya, Hindistan, Brezilya pullarından oluşur.
Amerika’nın “Özgürlük Heykeli”, Fransa’nın tarım ve bitki tanrısı “Ceres”i, Brezilya’nın “Boğa Gözleri”, Çin’in “Büyük Ejder”i, karşınızdaki vitrinlerden göz kırpar size.
*
Bodrum Katı ise PTT Çocuk Kulübü salonudur. Çocuk pullarının sergilendiği bu salon çocukların hem eğlenip hem öğrenebilecekleri bir yer. Bu bölümde çocuklar için özel pul koleksiyonları bulunuyor. Filatelinin tanıtımı, mektup yazımı, yap-boz oyunları, boyama oyunları, pul tanıtımı gibi aktiviteler de burada yapılıyor. Çocuklara, pul ve pulculuğu sevdirmek, dünyadaki milyonlarca kişi gibi pul biriktirmenin güzellikleri ve pullarla yapılan keyifli yolculuklar anlatılıyor. Onlar için burada özenli, sevimli ortamlar hazırlandığını, bu anlamda geleceğimiz olan çocuklarımıza ayrı bir önem verildiğini fark ediyorsunuz. Ayrıca, çok amaçlı bir salon, fuaye, sergi salonu, müze atölye ve pul arşivi bölümleri de bu katta bulunuyor.
PTT, dünyada az sayıda ülkede uygulaması bulunan "KİŞİSEL PUL" hizmeti ile gönderilerinizde kendi logonuz veya fotoğrafınızdan üretilmiş kişisel pulunuzu kullanma imkânı tanımaktadır. Bu yeni hizmeti de başka bir yazıyla anlatmak daha doğru olur diye düşünüyorum.
*
Yorulduğunuzda Müze Kafede dinlenirken müzikler eşliğinde kahvenizi yudumlayabilir, giriş kattaki Müze Dükkanda 3D posta kartları, pul görselli porselen kupalar, Filatelik ürünler (pul, ilkgün ve özel gün zarfları, portföy, posta kartı), yap-bozlar vb. hediyelik eşyalar bulabilirsiniz.
Alanında dünyada başka bir benzeri olmayan PTT Pul Müzesi bir yandan Pul Kültürünü benimsetme yolunda ilerlerken bir yandan da Tarihi, Hayatı, Özgürlüğü yaşatan Pul tutkusunu insanlığın önüne seriyor.
*
PTT Pul Müzesine giriş ücretsizdir. Milli ve dini bayramlar ve Pazar günleri hariç her gün gezme şansınız bulunmaktadır.
Sevgiyle, dostlukla kalın.