İktidar partisinin en yüksek oy oranına ulaştığı bölgelerdendir Rize-İkizdere. Şimdi burada yandaş müteahhitler zengin olsun diye doğa katlediliyor. İkizdereli direniyor, yıllardır yaşadığı toprağına sahip çıkıyor. Ormanına, deresine sahip çıkıyor; kadınlı-erkekli. Tek tek ağaçları savunuyorlar... O ağaçların tepesinde nöbeti sürdürüyorlar. İş makinelerinin önüne yatıyorlar, çalışmasını engelliyorlar.

“Büyük Şair” Nazım Hikmet’in “Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak/ Unutma; aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak!” dizelerini haykırarak.

Katliama karşı çıkınca jandarma gazı, copu yiyorlar; şiddetten yılmıyorlar; sesleri yankılanıyor;

“Dere karşı beridur / Bura İkizderedur/ Komutan duy sesumi/ Sen de halkun yanunda ol…”

***

Köyleri, suları, geçim kaynakları, yaşamları yok olmasın diye talana direnen köylülere, bazı çevreler yine “terörist”, “vatan haini” damgasını vurmaktan çekinmiyor.

Milletin anasına küfretmekle ünlü(!) müteahhitin İşkencedere Vadisi’nde yapmak istediği taş ocağı çalışmalarına karşı günlerdir direnişte olan köylülerin eylemi ABD’ye bile bağlandı!

Cumhuriyet’in haberine göre; işadamı kimliğiyle de bilinen AK Parti MKYK Üyesi Metin Külünk, doğa nöbeti tutan ve inşaat firmasına ait iş makinelerinin önünde duran köylülerin eyleminin “HDP üzerinden ABD Başkanı Joe Biden tarafından yönlendirildiğini” öne sürdü.

Twitter hesabı üzerinden "Biden’in Karadeniz Planını Deşifre Ediyoruz" başlığıyla bir dizi iddiada bulundu Külünk Külünk’e göre; “Çevrecilik konseptinde bir kalkışma organize etmenin kısık ateşte provası yapılmaktadır.”

***

Eren Dağıstanlı’nın çektiği bir fotoğraf var! Ne çok şey anlatan bir fotoğraf!

Bir direnişçi köylü kadının elinde değneğiyle, gözü kardan ve ranttan başka şey görmeyen müteahhit için bölgede güvenlik önlemi alan jandarmaların barikatı karşısındaki fotoğrafı!

Aynı Kübey Hatun’a benziyor.

Kim Kübey Hatun? Bize Sunay Akın anlatıyor;

“Kübey Hatun’un belden aşağısı ağaç gövdesidir. Ve kökleriyle toprağa bağlıdır.

Hayatı sağlıklı bir şekilde geleceğe taşıyan doğumun tanrıçasıdır.

Ve yeryüzünde saf, temiz olan her şeyin koruyucusudur.”

Türk mitolojisindeki bu kadının, doğanın katledilerek yapılmak istenildiği İkizdere’de göründüğü söyleniyor.

Dağıstanlı’nın çektiği fotoğraftaki İkizdereli kadın gibi!

***

Taş ocağı yapılması projesi bir kez daha yineleyelim; bir doğa katliamıdır!

Eşsiz doğayı, ağaçlarını, bahçelerini, tarım arazilerini, yaşam alanlarını korumak isteyen 7’den 70’e İkizdere 10 gündür direniyor gece-gündüz, “Direnmek varsa, umut var” şiarıyla…

Tulumuyla kemençesiyle, horonuyla!

Gücü nereden geliyor; haklılığından geliyor doğadan geliyor!..

İşkencedere Vadisi’ndeki bu talana sadece İkizdere değil; hepimiz yaşamı savunmak adına, yine Nazım Baba’nın “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim” dizeleriyle karşı durmalıyız.

Talancı, rantçı, betoncu zihniyet; toprağımızdan suyumuzdan tabiatımızdan elini çekmeli!

Doğa gönüllüsü “Fırtına İnisiyatifi” ne güzel dillendirmiş;

“Petekteki arı için, ormandaki kurt için…”

***

“İkizdere Taş Ocağı Olmasın” diyelim, yazıyı Rize’ye bağlı Fındıklı Belediyesi’nin “Kadınlar Korosu’’nun İkizdere’ye giderek de direnenlerle beraber seslendirdiği türkünün sözleriyle bitirelim;

“Satamayınca Gölgelerini, Sattılar Ormanları

Devirdiler Kapadılar Sinemaları Meydanları

Her taraf AVM Den Geçesim Yok Bu Köprüden

Noldu Bizim Şehre Noldu, Hormonlu Bina Doldu

Aman Aman Bıktık Valla, Aman Aman Şiştik Valla

Bu Ne Kibir Bu Ne Öfke Gel, Yavaş Gel Yerler Yaş

Gel Yavaş Gel Yerler Yaş…”