Yaşamı; ‘‘yapıtlarıyla bir” devrimci şairdir…
Silahı şiir, şiiri silahtır!
O şiiri de "cesarete" kardeştir!
Kadınlar, çocuk, emekçiler, vazgeçilmezidir.
Elmayı da toprağı da çınarı da dillendirir.
Sevdayı, sevgiyi, sevdiceğini de!
"Edebiyatın Cumhurbaşkanı" Doğan Hızlan’ın
da yazdığı gibi;
"Nâzım Hikmet iyi şiire ideolojisini;
Nasıl dahil edeceğini ispatlayandır! ’
Çünkü; savunulan ideoloji ancak iyi şiirle,
İyi yapıtlarla insanı etkilerdi..!"

***

"Yalın ve özlü" Türkçe ile de en iyi dostlardandır…
Bakın Usta ne diyor?:
"Söylesene Vera Çocuklara Sıkılan/
Hangi Kurşun Kahpe Değildir’’
Ya da;
"Ölüm Bile İnsana Adil Davranmıyor.
O Halde Yaşamak/En Büyük Direniştir!"
Ülkemizde de Dünya’da da güncelliği
-her dem- söz konusu
"Soylu Şair"dir!

***

Türkiye’de yazmak, okumak, düşünce özgürlüğünü savunmak; zor iştir!
Hele iktidar karşıtı olmak, güce boyun eğmemek...
Hep kişiye bedel ödetir bunlar!
‘Nâzım da çok bedeller ödemiştir.
Hapisliklerde, işkencelerde, sürgünlerde
"Memleketim... Memleketim", sayıklamalarıyla kahrolmuştur, bir ömür tüketmiştir.
Kırılsa da şair ürkekliğiyle, "sol cebinden umudu" eksik etmemiştir!
Yıllar sonra kovulduğu ülkesi,
bugün hatırasına pul bastırmıştır(!)

***

Küçük mutluluklar aşkıdır.
Ama onları kimseye vermek istemezdi.
Denizlere...
Mavinin her tonuna...
Deryadaki "vaporlara"...
Gergin beyaz yelkenlere aşıktı!
"Şiirleri mendillerde" Vatan Haini Vatan Şairi’dir o!

***

Yaşarken de yaşadıktan sonra da çektirdiğimiz!
"Rüzgara Karşı Yürüyen Adam''dır!
Kurtuluş Savaşı’nı -tek- destanlaştıran ozandır!
Yetmişinde bile zeytin dikmeyi,
Yaşamı ciddiye almayı yazmıştır.
R.Garaudy'nin P.Picasso için kullandığı sözü Cemâl Süreya da Nâzım Usta için dillendirmiştir;
"Türk ve Dünya Şiirinin N Vitamini'dir Nâzım Hikmet Ran!"
Milli Mücadele’nin Kuvvacı’sı!
Şiirleri defalarca bestelenen Dünya Şairi'mizdir!
Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra
"En Çok Tanınan" İkinci Türk'tür Nâzım Hikmet!..

***

Pablo Neruda'nın "Nâzım'a Bir Güz Çelengi"'nden dizelerle; "Soylu Şair"ı anıyoruz;
"Neden öldün Nâzım?
Senin türkülerinden yoksun
ne yapacağız şimdi?
Senin bizi karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar
bulabilecek miyiz bir daha?
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun
ne yapacağız?"
İyi ki "bu bizim memleketten" geçtin!
"Kararmayacak Sol Mememizin Altındaki Cevahir!.."