Bu sezon da transfer mevsimi belli ki, çok renkli geçecek..
Her ne kadar resmi imzalar 30 Haziran'dan itibaren atılmaya başlanacak olsa da transfer haberleri yağmur gibi yağıyor..
Daha şimdiden, Ronaldo, Messi, Neymar gibi isimlerin Türk takımlarıyla anıldığına yönelik haberleri okudum..
Konuya yakın herkesin de farkında olduğu gibi bu haberlerin çok önemli bir bölümü boş çıkıyor..
Şimdi bilmeyenler için transfer haberlerinin bazıları (!) nasıl yapılıyor anlatayım.
Mesela X takımla ilgili bir haber yapılacak ama kulüpten gelen bilgi yok.
Önce o takımın hangi mevkiye transfer yapacağına bakılır.
Ardından o mevkide boşta ya da takımının bırakacağı tanınmış futbolcuların listesi çıkarılıp oradan bir isim seçilir.
Oyuncunun X takımın listesinde olduğuna yönelik kaynağı belirsiz bir haber yazılır.
Sonra bu haber Avrupa medyasına duyurulur.
Oyuncuya Türkiye'den talip olduğu yönünde haber Avrupalı bazı yayın organlarında buradaki haberin kupürü ile yayınlanır.
Bunun üzerine bizim ülkede haberin devamı şöyledir: "Avrupa medyası da oyuncunun Türkiye'ye gideceğini yazıyor.."
Bu böyle sürüp gider, sonra da unutulur. Çünkü zaten böyle bir transfer çalışması hiç olmamıştır..
Bir başka yöntem de şöyledir. Bazı menajerler zaten pazarlamak istedikleri oyuncuların medyada yer alması için fırsat kollamaktadır.
Haber yapılır geçer gider. Transferin gerçekleşip gerçekleşmemesi hiç önemli değildir.
Böyle bir transfer olmayacağı halde kulüp yöneticileri de bu haberlere ses çıkartmaz.
Çünkü transfer zorlu bir süreçtir ve zaman alır. Böyle haberler de yöneticilere zaman kazandırır.
Transfer dönemlerinin başrol oyuncuları olan menajerler transfer haberleri için bitmek tükenmek bilmeyen bir kaynaktır.
Eğer haberde yönetici adı geçiyorsa genel olarak gerçekleşmesi mümkün bir transfer haberi okuyor olabilirsiniz.
Şahsen her gün onlarca transfer haberi görüyorum ve çoğuna gülüp geçiyorum.
Mesela bu sezon Süper Lig’e 3 takım çıktı. Üçünün de yeni bir teknik adamla çalışacağı biliniyor.
İki kulüple ilgili bir tane bile teknik adam haberi okumadım. Diğerinin ise reytingi yüksek olduğundan 10-12 teknik direktör haberi okudum ve o kulüp tahmin ettiğim hocayı getirdi.
Özellikle teknik direktör, kaleci ve santrfor haberleri mayıs, haziran aylarında spor sayfalarında manşetleri kurtarır.
Şu bir gerçek ki; taraftar transferde doğru haberi okumak istemez, duymak istediğini okumak ister.
İşte bu nedenle sözünü ettiğim haberlerin bir 'arz-talep meselesi" olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz.
Anlayacağınız en çok rağbet gören haber masa başında yapılan ancak genelde sonuca ulaşmayan transfer haberleridir.
Elbette transfer mevsimini çoğu spor habercisi, okura doğru haberi herkesten önce vermek için adeta uykusuz geçirir.
Benim sözünü ettiğim haberlerle bir genelleme yapmak elbette doğru olmaz ancak bu tip haber yapanlar yok demek de mümkün değil.
Benim taraftara ya da futbolsevere tavsiyem bu haberleri okurken biraz mantık yürütmeleri olacak.
Çünkü büyük beklenti içine girmek büyük hayal kırıklığı yaratabilir.