Güzel çağrışımlar yaratır umut sözcüğü.

Düş kırıklığına, karamsarlığa, karanlığagiden yolda bir ışık saçar bize; güneş gibi doğar gönlümüze umut.

Türkçe Sözlük “ummaktan doğan, güven duygusu” diye tanımlıyor. Bir yaşama alanıdır umut;her an çıkıverir bir yanımızdan.

Öykü yazarlarının, romancıların, sanatçıların da işlediği izlekler arasında sıklıkla yer alır; ama en çok şairin beslendiği, tutunduğu kavramlardan biridir.

“Bir yerde yaşam varsa, orada umut da vardır.” diyordu Romalı devlet adamı, bilgin Cicero

“Umut, uyanık insanların düşüdür.”diyen de Aristoteles değil miydi çağlar öncesi?

Nâzım Hikmet yaşadığı dönemdeki savaşlara, atom izlerine karşın yine de umudu elinden, dilinden düşürdü mü? Umudu gerçeklikle, toplumsal ve siyasal duyarlıkla, bilinçli öğretiyle, düşünsel eylemiyle örgütledi.

“İşler atom reaktörleri işler / Yapma aylar geçer güneş doğarken / Ve güneş doğarken hiç umut yok mu / Umut umut umut / Umut insanda”

***

Ankara’ya 1966 Eylül’ünde adım attığım ilk sokağın adıydı Umut. Çok sevmiştim. 6 ay o sokağa girip çıktım. Bir kış gecesi de karlar altında kovuldum o sokaktaki daireden! Gene de umuttan kopmadım, soğumadım. Gönlümde tuttum hep. Umuda söz kestim, umudu örgütledim. Yaşamıma bağıtladım. Umut, benim için anlamlı, yaşamsal değerde bir sözcük, kavram, anlam oluşturmuştur.

***

“…bu antidemokratik anlayışa ve tek adam rejimine karşı, korkmadan, yılmadan, umudu örgütleyerek mücadeleye devam edeceğiz” diyordu yakın zamanda siyasetten yasaklanan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu.

Muhalefetin, ilkeli duruşun, aydınlanmanın simge adı Kaftancıoğlu’nunbu kapsayıcı sözüne katılmamak olası mı?

Düş kırıklığına, kaygıya, umutsuzluğa karşın umuttan, umudun örgütlenmesinden yana olmak nasıl da erinçli kılıyor insanı.

Düşünce, anlatım özgürlüğü olmadan, toplumsal gerçekliğe inanmadan, çağdaş ve laik anlayışı içselleştirmeden demokrasiden söz edilebilir mi hiç?

Şair dostum Hamdi Topçuoğlu, Bodrum’dan seslenmiş; Canan Kaftancıoğlu’na adadığı şiirini paylaşmış Facebook sayfasında:

“İstanbul ki zamandır / Ezelden ebede / Biçerken gök ekinleri / Madrabazlar, taşbazlar / Bir kadın can olur canan olur / Doysun diye çocuklar/ Hakça, eşitçe, kardeşçe...

 ***

19 MAYIS’LA UMUDA SARILMAK…

Büyük önder Mustafa Kemal daha 38 yaşındaiken 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarken, bu ulusa umutsuzluğu değil umudu; korkaklığı değil yürekliliği, atılganlığı; yenilgiyi değil yengiyi,  bağımsızlığı, utkuyu öğretti.

Yarın gençliğe, çağdaşlığa, aydınlanmaya, barışa, umuda, özgürlüğe sunulmuş bu anlamlı, değerli, önemli bayramı kutlayacağız.

103. yılı kutlu olsun hepimize.

UMUTLU BİR SANAT İNSANI, İHSAN YAKUT…

Bir yazın-sanat insanı, umudu diri, aydınlık bir dostu Ali İhsan Yakut’u da yitirdik 15 Mayıs günü!

Şair Ahmet Günbaş haberi sanal ortamda paylaştı.

Sahi biz ne çok sabahlarda TRT merdivenlerinde adımlamıştık basamakları. Ben 2. kattaki “inceoda”ma giderken, İhsan Yakut 9. kata dek ağır ağır çıkardı basamakları.

Günbaş’ın vurguladığı gibi: “Refik Durbaş, Özkan Mert, Gündüz Badak, Hale Koray, Levent Atalay gibi 60'lı yılların İzmir çukurundan taşan birçok değerli edebiyat insanıyla iç içe olan önemli bir kişiydi.”

Işıklarda uyusun.