Bu ülkede her şey zor.
Çocuk olmak zor.
Genç olmak zor.
Kadın olmak zor.
Demokrat olmak zor.
Özürlükçü olmak zor.
Hayvansever olmak zor.
Eee, haliyle hayvan olmak da zor.
Mesela Gezi Parkı'nda sokak köpeği
olmak zor.
Önceki gün Taksim Gezi'de yıllardır yaşayan köpekler iğnelerle uyuşturulup toplandı.
Gerekçe, her zamankinden: “Isırıp, insanlara saldırıyorlar.”
Sokaktan hayvan toplama gerekçesi İstanbul'dan Antalya'ya, İzmir'den Kars'a hep aynıdır. Sonuçta iyi kötü bir Hayvan Hakları Yasası var ve hayvanları yaşam alanlarından öyle kafaya estikçe toplamak da yasaya aykırı.
O yüzden toplamanın yasaya uyması için bu gerekçe değişmez.
Dönelim Gezi'nin köpeklerine...
Hayvancıklar baygın halde belediye araçlarına doldurulup götürüldü.
Ajanslarda yer alan haberlere göre; yıllardır o canları besleyen veya gelip geçerken başını okşayan vatandaş tepki gösterdi.
“Bu köpeklerin aşısı var, hiç kimseye de saldırmıyorlar, herkes saldırdı diye yalan söylüyorlar, bütün aşıları yeni yapıldı” diye dert anlatmaya çalıştılar.
İğneyle vurulan köpeklerden biri kaldırımda bayıldı, köpeği almak isteyen ekiplerle bu kez bir simitçi arasında tartışma yaşandı. Simitçi, “Ben bu köpeği 8 yıldır tanıyorum bu saldırgan köpek değil” dedi.
Belediye görevlisi “Sen simitçisin, simidini sat, karışma ekmeğinden olma” diye cevap verdi.
Simitçi olmak da zor bu ülkede anlayacağınız.
Sonra bir esnaf çıktı sahneye; “1 Mayıs'ta dört polisi ısırdılar” dedi.
1 Mayıs'ta Taksim'de ne olmuştu, diye şöyle bir düşündüm:
Sahi ya, Taksim'de İşçi ve Emekçi Bayramı kutlanmasına yine izin çıkmamıştı. Taksim'e çıkmakta inat eden emekçiler de yaka paça gözaltına alınmıştı; ortalık savaş alanına dönmüştü. Köpekler kavga dövüş ortamlarına tepki verirler, acaba diyorum, o hengamede mi oldu ısırma olayı?
Sonuçta bizim ülkenin sokak hayvanları garibanın, mağdurun halinden anlar. Hissiyat işi bu. Şöyle bir eylemlere, yürüyüşlere bakın. Mutlaka o kalabalığa eşlik eder üç, beş sokak köpeği. Sanırım, Gezi'nin gariban köpekleri de tansiyonu hiç düşmeyen ülke karmaşasından nasibini alıyor.
* * *
Hani diyorum ya; sokak hayvanlarının işi zor diye...
Sahipli hayvanların durumu da toz pembe değil.
Dün kedimin de veteriner hekimi olan Kutlu Dayıoğlu, Facebook hesabından bir paylaşımda bulunmuş.
Evden kaçan iguana yan evin bahçesine girmiş yanlışlıkla. Komşu “bu ne ya” deyip, ne olduğuna bakmadan küreği yapıştırmış hayvancağızın kafasına.
Sahibi veterinere götürmüş, röntgen çekilmiş. Şu an hareket edemiyor, hiçbir şey yemiyor. Resmen hayata küsmüş iguana. Bizim veteriner hekimimiz Dayıoğlu tepkisini şöyle ifade etmiş:
“İşte Türkiye'de hayvanlara bakış açısı için bir örnek! Hayvanı bahçesinde görünce önce kürekle tepelemiş, sonra bakmış ne diye. Biz bu ülkede yaban hayvanı koruma, rehabilitasyon, canlılara, bitkilere, doğaya değer vermeyi tartışıyoruz işte...”