The Economist dergisinin kapağında heyecan verici bir resim ve tıp haberi vardı. Bir enjektörün ucundan çıkan mutluluk renklerinin yanında şunlar yazılıydı: “Sadece obezite için değil, bağımlılık, Alzheimer ve hatta yaşlanma için!”
Sözü edilen ilaç, aslında yıllardır diyabet tedavisinde kullanılmakta olan ilaçlardan biri. Tıpta GLP-1 reseptör agonisti olarak biliniyor.
HANGİ İLAÇLAR, NE YAPIYOR?
Ozempic adıyla diyabet ilacı ve Wegovy markasıyla zayıflama ilacı olarak satılmakta olan ilaçların bir türü olan Semaglutid’in aşırı kilosu olanlarda kalp ve damar hastalıklarına iyi geldiği geçen Mart ayında ABD’de onaylanmış. Yine aynı türde bir ilaç olan Mounjaro ve Zepbound adlı ilaçların da uyku apnesi denen önemli bir sağlık sorununu hafiflettiği, ayrıca kronik böbrek hastalığına da iyi geldiği belirtiliyor.
HER ŞEYE İYİ GELEN İLAÇ
Bu yazıyı okuyunca, GLP-1 reseptör agonistlerinin dünya sağlığının kurtarıcısı olduğu yönünde bir izlenime kapılıyorsunuz. Müthiş bir pompalama, üstelik dünyanın en saygın dergilerinden olan The Economist aracılığı ile… Böyle bir haberin bu saygın dergi yoluyla yapılmasının, ilaç emperyalizmine nasıl büyük bir katkı yapacağını anlamak zor değil.
Maliyeti çok yüksek olan ve Zayıflama iğnesi olarak bilinen Ozempic, Mayıs 1922’den beri Türkiye’de ruhsatlı olmasına rağmen firma ile Sağlık Bakanlığı fiyatta anlaşamadığı için kullanılamıyor. Ancak ilaç el altından internet sitelerinde, 2-15 bin lira arasında satılıyor. ABD’de aylık maliyeti 1300 dolar imiş.
‘YAŞLANMAYI YAVAŞLATIYOR!’
Bu ilaçların, hücrelerde oluşan bazı zararlı maddelerin temizlenmesini sağlayarak hücre sağlığına iyi geldiğini gösteren araştırmalar(!) yayınlanıyor. Hücre ölümünü engelleyeceğini dolayısıyla yaşlanmayı da yavaşlatacağı öne sürülüyor. Daha bitmedi… Doktorun biri bu ilacı kullananlarda uyuşturucu ve alkol bağımlılığının da azaldığını görmüş (!)
Yazıdan öğreniyoruz ki, bugüne kadar “GLP-1 Agonisti” olan ilaçlardan 31’i onaylanmış, 120 dolayında ilaç da onay aşamalarındaymış. The Economist’te böyle bir haberi çıkaran firmalar, bakalım daha hangi araştırmaları, hangi bilim adamlarına yaptıracaklar ve hangi dergilerde yayınlatacaklar? Ve adına “İsviçre çakısı” dedikleri Ozempic devrimini (!) paraya dönüştürmek için bakalım nasıl bir sağlık sömürüsüne imza atacaklar?
Böylesine, her tür yoruma açık tedavi iddialarını görünce insanın aklına Soner Yalçın’ın “Kara Kutu” kitabı geliyor.