Bizim mahallenin esnafının kedilerle arası harika. Cadde boyunca besili, sağlıklı, mutlu kediler görmek bana nasıl keyif veriyor anlatamam. Yol boyunca mutlaka birkaç kez duruyorum; çünkü kedilere selam vermeden geçmem mümkün değil.
Size bu kedileri biraz tarif edeyim de kafanızda manzara bir canlansın istiyorum.
Favori kedilerimden bir tanesi kesinlikle tavukçunun kedisi. Kalın enseli tekir bir delikanlı kendisi. Gün içinde tavukla besleniyor ama gözü yine de hep ızgara tavuklarda. İçeride müşteri olduğunda özellikle kafasını dükkândan içeri uzatarak acıklı bir şekilde miyavlıyor. Onunla henüz ilk kez tanışan müşteriler “acaba karnı mı aç” diye soruyorlar. Tabii ki tekir oğlan aç falan değil. Ama dışardaki mama kabında tavuk soğuduysa, sıcak ızgara tavukla değiştirilmesini talep ediyor. Esnaf kediye o kadar düşkün ki, onun müşterilere duygu sömürüsü yapmasına hiç sesini çıkartmıyor.
Klimacının kedisi daima kapı girişindeki pofuduk halının üzerinde yatıyor. Kendisi uzun tüylü, kocaman sarı beyaz bir oğlan. Bir de sevgi delisi ki; eğilip başını okşarsanız en az 10-15 dakika dükkânın önünde kalmanız garanti. Sizin sevdikçe sevesiniz, onunda sevildikçe sevilesi geliyor.
Sürücü kursunun kedisi ise güzeller güzeli bir prenses. Gri-beyaz upuzun tüyleri, delici yeşil bakışlarıyla ilk kez görenlerde vahşi bir izlenip bırakıyor. Ama görünüşe aldanmamak lazım! Çünkü prenses de tıpkı karşıdaki klimacının kedisi gibi sevilmeye bayılıyor. Kocaman burnuyla elinizi sürekli yukarı doğru ittirip “kafamı güzel güzel kaşıyarak okşa” mesajını veriyor.
Son olarak ev yemekleri yapan minik bir restoranın kedileri var. Kedilerden biri İran kırmasına benziyor. Büyük ihtimalle zamanında sokağa terk edilmiş, ama şansı açık bir kediymiş ki iyi kalpli bir esnafın yanına kapağı atmayı başarmış. Diğer kedi, şaşı gözleri ve kocaman göbeğiyle sevimli mi sevimli bir kız… Kendisi genelde sandalyede oturmayı seviyor. İki kedinin küçücük bir kulübeleri var, esnaf onlar için yapmış, önlerindeki mama ve su kapları da her zaman dolu.
İşte bizim mahalleden kedi manzaraları da böyle…
Her mahallenin rengi, sokak hayvanlarıdır. Onları sevmeyi ihmal etmeyin! Severken hem onları mutlu edecek hem tüm stresinizden kurtulacaksınız.
İyi hafta sonları…
Türkiye’de yasaklı köpeklerin yürekleri sızlatan hikayesini daha önce bu sayfadan defalarca kez okudunuz. Yasalar önünde yasaklı sayılan ve insanların vicdansızlığının cezasını ödeyen bu canlar maalesef büyük acılar çekmeye devam ediyor.
Yasaklı köpekler konusunun iki temel ayağı var.
Birincisi; kötü insanların başta pitbull’lar olmak üzere yapı itibariyle kaslı, kuvvetli köpek cinslerini şiddetle terbiye ederek yetiştirmesi… Kimileri var ki zavallı köpekleri korkunç şartlarda eğiterek yasadışı dövüşlerden büyük paralar kazanıyor. Kimileri merdivenaltı yetiştiricilik yaparak bu hayvanları en ilkel koşullarda üretip satıyor. Bir de çevrelerine hava atmak için yasaklı köpek “alıp” bilerek yanlış yetiştiren; sokaklarda insanlara, kedilere, küçük köpeklere saldırtan sözde hayvanseverler var.
İşte bu insanlıktan nasibini almamış kişiler nedeniyle ülkemizde bazı köpek cinsleri yasaklı. Bu kişiler durdurulmadıkça, hayvana değil insana yasak getirilmedikçe, “yasaklı köpekler” düğümünü de çözebilmek mümkün değil.
Konunun ikinci ayağında ise “cezalandırılan masumlar” var. İnsanların el bebek gül bebek büyüttükleri; sevgiyle, ilgiyle yetiştirdikleri saldırgan olmayan köpekleri, sırf cinsleri yüzünden toplatılıp barınaklara kapatılıyor. Ve burada bir daha gün yüzü göremeden ölüp gidiyorlar. Öyle manzaralarla karşılaşıyoruz ki; insanın ne yüreği ne aklı ne de ruhu dayanır.
Yasaklı köpeklerin dramını bitirmek adına son olarak Hayvan Hakları Federasyonu - HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya çağrıda bulundu. “Ölüyorlar Sayın Bakanım” başlığı ile bir dilekçe kaleme alan Önder, Hayvan Hakları Yasası’nda tüm hayvanların acı çekmeden, mağdur edilmeden yaşamaları ve korunmaları maddesinin bulunduğunu; ancak sonradan getirilen yasaklı köpekler genelgesinin kanunu ihlal ettiğini hatırlattı. Önder, şu ifadelerle Bakan Soylu’ya seslendi:
“Ülkemizde yasaklanmış olmasıyla bu ırklar için amaç dışında her türlü acı, eziyet ve ıstırap başlamıştır. Bu genelge üzerine tüm ırklarla ilgilenen yetkili kişilerin itirazı, basın açıklamaları, el konulacakların nerede nasıl barındıracakları görmezden gelinip, onlar ölüme mahkum edilmişlerdir.
İçişleri Bakanlığı tarafından temmuz ayında uygulamaya konan ‘Haydi’ (Hayvan Durum İzleme Mobil İhbar Uygulaması) hattı ile hayvanseverlerin, hayvanlara yapılan şiddet, işkence vb. şikayetlerini ilgili kuruma ulaştırabilecek olması bizleri çok mutlu etmiştir. Ancak Haydi'nin de devreye girmesiyle husumet sonucunda en uysal evde bakılan 3 aylık yasaklı olan ırklara el koyma daha da artmıştır.
Devamlı itirazlarımız sonunda TBMM Dilekçe komisyonu 2019’da tekrar toplanıp, yasaklı ırklar için
Bakımevlerinde hayvan refahına yönelik ihlaller doğduğunu ve yeterli altyapının bulunmadığını kabul etmiş; el konularak bakımevine gönderilen hayvanların çoğunlukla aile yanında yaşayan köpekler olduğu, dövüştürülmek üzere bilinçli olarak yetiştirilen ya da agresyon gösteren köpeklerin ise sahiplerinin elinde kayıt dışı olarak yaşamlarını sürdürdüğü ve bunu denetleyecek bir mekanizma oluşturulmadığı bildirilmiştir.
Dünya Veterinerler Birliği hiç bir hayvanın doğuştan saldırgan olmadığını çok net açıklar.
Irk yasaklamanın fayda sağlamayacağı gibi onları barınak ortamında hapsedilmeleri onlar ve sahipleri için en büyük eziyettir Bu köpekler sadece yanlış yetiştirilirse agresif olur.
Önlemler ağızlık takmak, gezdirmede belli tedbirler almakla olur.
Irklar konusunda Uzman Prof. Tamer Dodurga da şöyle der; bir araba kazası olduğunda ceza nasıl arabaya değil de sürene kesiliyorsa, yasaklı köpek veya başka bir köpek bir kişiye zarar verirse cezasının da sahibine verilmesi gerekiyor.”
HAYTAP Temsilcisi Esin Önder, acilen yapılması gerekenleri ise şu şekilde sıraladı:
-Kanun çıkana kadar TBMM araştırma komisyonunun maddelenmiş görüşleri de incelenerek, evde bakılan uysal cinslere el konulmamalıdır.
-HAYDİ ve diğer yetkili kurumlara yeni bir genelge gönderilmelidir.
-Bu zaman zarfında evden el konulan canlar ilgili belediyece kısırlaştırılıp sahiplerine teslim edilmeleri konusunda yeni bir genelge yayınlanmalıdır.
Cansu Dere, mankenlik döneminden bu yana sevdiğim isimlerden biri. Oyunculukta herkesi şaşırtıp ne kadar yetenekli olduğunu daha önce zaten göstermişti. Yeni dizisini izlemiyorum ama sezona damgasını vurduğu şimdiden belli. Herkesin dilinde “Sadakatsiz” dizisi var.
Ancak ünlü oyuncu bu kez kariyeri ile değil hayvan sevgisiyle adından söz ettirdi. Ben de o nedenle Cansu Dere’ye bu sayfada yer vermek istedim.
Dere’nin aslında hayvanlara düşkünlüğü hep biliniyordu ancak bu kez patili dostlar için yaptığı bağışla gündemde.
Cansu Dere, hayvanlara yardım eden gönüllerin oluşturduğu iki sosyal medya platformunun tüm klinik borçlarını ödemiş ve sokak hayvanlarının veteriner masraflarını da üstlenmiş. Güzel oyuncunun bu harika jestinden sonra ‘Kurtaranev’ ve ‘Orman Beslemesi’ adlı iki Instagram hesabı, Cansu Dere’ye teşekkür etmiş. Yapılan paylaşımda “Yaptığınız destek için çok teşekkür ederiz. İyi ki varsınız” ifadeleri kullanılmış.
Bir teşekkür de bizden gelsin o halde. Teşekkürler Cansu Dere, sen ve senin gibi hayvan dostlarının sayısının artması dileğiyle…
Covid-19 sadece insanları değil hayvanları da etkiliyor. Amerika’nın Kentucky eyaletindeki Louisville Hayvanat Bahçesi'ndeki üç kar leoparına yapılan COVID-19 testinin sonuçları pozitif çıktı. Leoparların insanlarla temas ettikten sonra yüksek derecede bulaşıcı virüsle enfekte olan altıncı hayvan türü olduğu kaydedildi.
Hayvanat bahçesi yönetimi, iki erkek ve bir dişi leoparın virüse yakalandığını, semptomlarının şu anda "hafif" olduğunu ve hırıltı ile kuru öksürük içerdiği söyleyerek; üç leoparın da tam iyileşme kaydedeceğine inandıklarını bildirmiş.
Kaplanlar, aslanlar, kediler ve köpekler dahil olmak üzere en az altı hayvan türü maalesef insanlara temas ettikten sonra virüsü kaptı. Covid-19 hayvanlarda nadiren öldürücü ama ABD’de salgının ardından binlerce vizonun öldüğü de daha önce bildirilmişti.
Haftanın Karesi
Arşivlerimi karıştırırken eskilerden bir fotoğrafa rastladım. Ben bu fotoğrafa “Alsancak’ın En Güzel Abisi” ismini vermiştim bir zamanlar… Bu can hala orada mı, iyi mi? bilemiyorum ama derin bakışları, ağır abi havası ile Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nin ayrılmaz bir parçasıdır benim için.
Sosyal Medyadan İnciler
Bu hafta sosyal medyayı tararken karşıma kuşlar ve yaptıkları inanılmaz yuvalarla ilgili bir paylaşım çıktı. Onlar gerçekten de doğanın süper mimar ve mühendisleri!
Hani bizde bir söz vardır, karşısındakinin aklını küçümsemek için “Kuş beyinli” tabiri kullanılır. Bu tabirin aslında ne kadar yersiz olduğunu ve kuşların biz insanlar gibi bir zekaya sahip olmasalar da aslında birçok insanın hayal bile edemeyeceği yetenekleri bulunduğunu gösteren bu fotoğraflar umarım sizi de keyiflendirir.
Kim Takip Etsek?
Bu hafta sizi en sevdiğim Instagram hesaplarından biriyle tanıştırmak istiyorum: Henry The Colorado Dog. 2 milyon takipçisi olan bu hesapta Henry adlı bir köpek ve Baloo adlı bir kedinin sahipleriyle birlikte çıktıkları geziler ve maceralardan harika fotoğraflar bulunuyor.
Barınaktan kurtarılan Henry ve Baloo birbirlerini o kadar çok seviyorlar ki tüm fotoğraflarda yapışık ikizler gibi pozlar veriyorlar. Siz de güne gülümseten karelerle başlamak isterseniz www.instagram.com/henrythecoloradodog/ adresinden onları takibe alabilirsiniz.