“Bir futbolcuyu anarken, sadece yeteneklerini değil, sakinliğini, efendiliğini, dürüstlüğünü ve zarafetini hatırladığımız kaç isim var?

Ya da soruyu farklı şekilde sorarsak; bir insanın bünyesinde hem yeteneği hem de bu özellikleri birleştirmesi mümkün mü?”

Cem Zamur, “Onun Gibisi Gelmedi-Memleket Futbolundan Portreler” kitabında(İletişim Yayınlsrı 2012) böyle sorar.

Benim yanıtım -hemen- “Tacı Gönüllerde Kral” Galatasaray ve Milli Takım Efsanesi Metin Oktay olur.

Tuttukları takımın rengi ne olursa olsun futbola gönül verenler bu isimde buluşur.

Sonra; Fenerbahçeli Sinyor Can Bartu, Lefter, Şeref Has , BJK’li Kaleci  Sabri Dino, Sanlı Kaptan, yine Galatasaraylı Berlin Panteri Turgay Şeren, Göztepeli Kaleci Ali Artuner, Es-Es’li Profesör Fethi(Heper), İsmail Arca, yine Göztepeli Buldozer Fevzi (Zemzem), Altaylı Ayfer Kaptan, Mithat Mıhçı, KSK’li Erol Baş Kaptan sonraki isimler olarak aklıma gelir.

xxxx

Oğuz Çetin. Futbolumuzun son kuşak temsilcilerinden. Ona “İmparator” derdi taraftarlar.

Stilini Almanların dünyaca ünlü topçusu “Kaiser” Beckenbauer’e benzettiler, sonra lakabını verdiler.

”Onun Gibisi Gelmedi” ye uyan, futbolun namuslu bir yüreğidir Oğuz Çetin.

Türk futbolunda 'zarafet' denince akla gelen isimlerin başındadır.

Meşin yuvarlak onun ayaklarına bir başka yakışırdı.

Futbol otoriteleri onun için şu tespitte bulunurdu:

Sahaya çıktığı anda onu fark edersiniz. Kendine has yürüyüşü onu diğer 21 futbolcudan ayırırdı. İşin ilginci, maç başlayıp top ayağına geldiğinde de bu stili korumasıydı.

Topu alır, daima arayışta olan gözleriyle hedefi bulur ve tam zamanında pası bırakırdı…”

Profesyonelliğinde fark yaratmayı bilmiştir Oğuz Çetin.

Bunu şöyle dillendirir; “Çünkü ben Alman altyapısında futbolun bir meslek olduğu bilincini alan, bunu ortaya koyan ve öyle yaşayan biriydim. Zaten Sakaryaspor’dan İstanbul'a geldikten birkaç yıl sonra hem Fenerbahçe'nin hem de milli takımın kaptanı oldum. Diğer arkadaşlarımla beraber futbola profesyonelce yaklaştık, iş ahlakımızı ve iş disiplinimizi ortaya koyduk ama amatör ruhumuzu da asla kaybetmedik. Ve o döneme damga vurduk.”

(Sokrates Dergisi röportajından)

xxxx

Futbol kitleleri coşturan bir oyun günümüzde. Bir endüstri elbette.

Ayak ile  aklın bileşkesinden çıkmıştır. Milyonları kendinden geçirir.

Oğuz Çetin de “ akıl ve hata oyununa” yıllarını vermiştir.

Çok genç yaşta yüklendiği önemli apoletler, onu hiçbir zaman şımartmamıştır.

80 kez Ay-Yıldızlı formayı kuşanma onurunu yaşamıştır. Futbolu bıraktıktan sonra da o Milli  Takım’a teknik adam olarak da hizmet etmiştir. Futbol yorumculuğu da yapmaktadır tv’de. Muhteşem bir kariyerdir bu.

O futbolculuğunda da teknik adamlığında da “önce insan” kişiliğiyle önde gelen olmuştur.

Mesleğin kahırlarını da güzel yanlarını da aynı olgunlukta yaşamasını bilmiştir.

Oğuz Çetin bir sağlık sorunu yaşadı, sevenlerini korkuttu.

Enerjisiyle, direnciyle bunu da atlatacaktır futbolumuzun ağır işçisi.

Hadi kalk ayağa İmparator, hadi…

Sevdiklerin, sevenlerin seni bekliyor.