Tarih 6 Ekim 2011. Dönemin KSK Başkanı Hüseyin Çalışkan, Mavişehir Stat Projesi’ni Hilton Oteli’nde düzenlediği görkemli basın toplantısıyla duyurmuştu.

Karşıyakalıları heyecanlandıran projeye göre, bir iş insanı TOKİ’den satın aldığı, ancak imar durumu yüzünden kullanamadığı 99 dönümlük arazisinin, 56 dönümünü stat yapılması için KSK’ye bağışlayacak, stat inşaatı için belli bir miktar nakdi yardımda bulunacaktı. Ayrıca arazide, Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılması gereken 19 dönümlük bölüm, bedelsiz belediyeye bırakılacaktı. Bunun karşılığında bağışı yapan iş insanı, kalan yaklaşık 20 dönümlük bölüme imar verilmesini istiyordu.

2012 yılında 100. Yılını kutlamaya hazırlanan KSK’ye “100. Yaş piyangosu” olarak yorumlanın projenin lansman toplantısına, dönemin Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak’ın şu sözleri damga vurdu; “Böyle bir tesisin kurulması insanın gözünü yaşartıyor. Ama benim gözüm iki kez yaşarıyor. Birincisi sevinçten, ikincisi üzüntüden. Bu proje bizimle paylaşılmadı. Tüm hukuki yoları arayacağım. Bizi Karşıyaka’nın arka bahçesi olarak görüyorlar.”

Heyecana gölge düşüren bu açıklamanın ardından, İzmir Büyükşehir Belediyesi “Orada rant var” diyerek projenin gerçekleşmesini engelledi.

KSK’ye yılda 4 milyon dolar gibi bir kazanç getireceği ifade edilen proje böylece hayal oldu.

Sonra Yalı Stadı gündeme geldi. Engellemeler bitmedi. Önce 2014’te ihalesi yapılan bu projeye İzmir Büyükşehir Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi, Şehir Plancıları Odası ve bazı vatandaşlar 4 ayrı dava açıldı. İhale iptal edildi.

2017’de Yalı Stadı için imar planı değişikliğiyle bir ihale daha yapıldı. Zemin çalışmaları yapıldıktan sonra temeli atılacakken, imar planına Şehir Plancıları Odası ve 51 vatandaş itiraz etti. 7 Karşıyakalı yürütmeyi durdurmak için dava açtı. İhale yine iptal oldu.

Sonraki süreçte Yalı Stadı için bugünkü duruma gelindi. Şimdi İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, arazi tahsisindeki prosedürün tamamlanmasının ardından stadı yapması bekleniyor.

Gelelim, KSK’nin Mavişehir’deki 100. Yıl piyangosuna. 2011’de arazinin 56 dönümünü stat için bağışlamak isteyen iş insanı, daha sonra TOKİ’den aldığı tapuyu devlete devretti. 2023 yılında KSK’ye bu arazi ile ilgili bir müjde daha geldi. 99 dönümlük arsa, İzmir Güçü Spor Vakfı Başkanı Ali Erten’in de çabalarıyla, içinde 4 çim futbol sahası ile basketbol ve voleybol alanlarının yer alacağı proje için KSK’ye tahsis edildi.

Ama şimdi de KSK’nin başı, aynı araziyle ilgili İzmir Minibüsçüler Esnaf Odası ile dertte. Minibüsçü esnafının park yeri olarak kullandığı arazinin küçük bir bölümünü, gelir sağlamak için bariyerle çevirip otopark olarak işleten KSK’yi, araziyi tahsis eden bakanlığa “Arsayı amaç dışında kullanıyor” diye şikayet ettiler. Bunun üzerine bariyerler kaldırıldı… Zaten ekonomik darboğazda yaşama savaşı veren KSK, oradan eldi ettiği gelirden de oldu.

Minibüsçü esnafı ile KSK arasında gerilim doğdu. Peki bundan kim kazançlı çıkacak. Arazi KSK’ye spor tesisi yapımı için tahsis edilmeden önce Millet Bahçesi olarak planlanıyordu. Millet Bahçesi yapılsa, minibüsçü esnafı orayı kullanabilecek mi? Hayır.

Peki, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı arazinin KSK’ye tahsisinden vazgeçse, minibüsçü esnafı yine o araziyi park yeri olarak kullanabilecek mi? Tabii ki hayır.

Bu şikayetin, bu çekişmenin kime ne faydası var, anlamak mümkün değil. Daha önce yapım sürecine giren Yalı Stadı için İzmir Büyükşehir Belediye meclisinden yükselen olumsuz sesle ilgili yazmıştım; bu bir İzmir klasiği diye. Evet bu olayda aynen öyle. Bir İzmir klasiği. Şikayet et, engelle ama sonucunu düşünme. “Bana faydası yoksa, kimseye faydası olmasın” zihniyeti. Doğru mu? Tabii ki yanlış. Neredeyse İzmir’e dair her projede yaşanan “engelci zihniyete” artık alıştık. O nedenle her işimiz sürüncemeli, her işimiz gecikmeli.