Yaşamın uzun yol koşusunda ilginç karşılaşmalara, anlamlı buluşmalara tanık oluyoruz. Usunda yokken, insanın sevdiği, önemsediği dostlarıyla, belki de ilk kez tanışacağı insanlarla sokakta, kahvede, evlerde, kültürel-sanatsal etkinliklerde buluşması farklı tatlar, duygular veriyor bana. Şiir, öykü, roman, deneme… Tüm sanat-yazın bileşenleri; kitaplı buluşmalar, etkinlikler, söyleşiler, açık oturumlar, imzalı günler… Hepsini seviyorum. Yetişebildiğimce izlemeye çalışıyorum.
Dumansızlar, Vefa İstasyonu, Şiir Kalbimizde, Şiir Atölyesi, Bornova Şiir Buluşması, seergiler, sinema- tiyatro gösterileri, kitap günleri… Kimi zaman aynı saatlere denk gelen bu buluşmalara katılanların mutlu olduğunu da biliyorum.
***
İmza günlerinin yazarlarla okurlar artasında bir tanışma, söyleşme, buluşma fırsatı oluşturduğunu biliyoruz. İçtenlikli bir söz, aydınlık bir bakış, öneri, sevinç, hepsi okuru etkiler. Selim İleri, imza günlerine değgin şunları söylemişti bir zamanlar: “Kitap imzalamak, imzaladığınız kişiye göre değişiyor. İmzaladığınız kişiyle bir tanışıklığınız, dostluğunuz varsa çok mutluluk verici bir şey oluyor. Diğer yandan tanımadığım bir okura kitap imzalarken kendimi adeta bir suç işliyor gibi hissediyorum. Çünkü onun size gösterdiği ilgiye sadece bir imza atmakla cevap verebiliyorsunuz.”
Bir başka bakış da Buket Uzuner’den: “En başından beri kitap imzalatan okurların hemen hepsiyle konuşmaya, konuşurken gözlerinin içine bakmaya ve o kısa zamanı tamamen onlara ayırmaya önem gösteririm. Çoğunlukla kısacık bir göz kucaklaşmasının sıcaklığı, en üşüdüğünüzde ellerinizi ısıtmak için cebinizin içine mutlaka yerleşir.”
İmza günleri… Benim de oldum olası önemsediğim, değerli bulduğum buluşmalardır. Okurlarla, yazar dostlarla bir araya gelmenin, söyleşmenin, imzalaşmanın adresidir.
***
Geçen Cumartesi günü biz de buluştuk Alsancak’ta Yakın Kitabevi’nde, kitap dostlarıyla. İmzaların sıcaklığıyla… Ben Sevgiyle İzmir, Yazıyla İzmir ve Şiirgiller kitaplarımın imzasını paylaştım. Atila Er de, Özge Mektuplar ve Büyüdükçe Gözümüzde Yaşamak kitaplarını imzaladı okurlara, dostlara.
Az da olsak yazının sanatın emekçileri ile Mehmet Sadık Kırımlı, Selami Şimşek, Özge Sönmez, Osman Akbaşak, Eşref Karadağ, Esat Erçetingöz, Gülşen Ersan, Fahrettin Koyuncu, Buket Işıkdoğan, Saadet Aydınlıoğlu, Hayguhi Dallaryan, İrfan Erkal, Fatma Rençber Çiftçi’yle buluşmak, söyleşmek, günü güzellemek kötü olur mu hiç.
Kuşkusuz aynı gün ve saate denk gelen başka etkinlikler, buluşmalar da vardı, çoğu dostumuz bizimle olamadı.
Mehmet Yaşar Bilen, Bilsen Başaran, Can Ceylan, Cem Seyhun Ünbay, Coşkun Şmşekli, Şerife Yalçınkaya, Durmuş Taşdemir, Korhan Bayram, Canan Gürtunca Sanlı, Nurdan Aladağ, Gürbüz Karaelmas, Canan Karatoğma… gibi çok sayıda dostumuzun da zorunlu nedenlerle katılamadıklarını biliyorum.
Beni duygulandıran bir paylaşım da sevgili gazeteci-yazar dostum Okan Yüksel’in görseli, sesi idi. Sağlık sorunları nedeniyle katılamadığını anlatırken, gözyaşlarımı tutamadım. Böylesine incelikli, içtenlikli sözlere başka ne ekleyebilirim ki…
İmza günleri öncesinde sanal ortam paylaşımlarının, “beğeni”lerin sayısı yoğun olur da buluşma zamanındaki sayıların nice az olduğunu da görünce düş kırıklığı yaşandığını da unutmayalım.
Zaten daha önce de söylediğim gibi kimseye sitemim yok. Kimisinin yoğun işleri, engelleri, aynı saate denek gelen etkinlikleri bu tür buluşmalara da katılmalarını engelliyor. Atila Er de ben de 22 Ekim Cumartesi günü çok sayıda dostumuzun kulaklarını çınlatırken, yine de çok mutluyduk.