Avrupa’nın en ünlü şehirleri hangileri? Paris, Berlin, Londra, Roma, Madrid, Viyana, Amsterdam, Prag, Atina, İstanbul… Hepsi de, en fazla nüfus yoğunluğuna sahip şehirler ve -İstanbul dışında- ülkelerinin başkentleri. Ama, dünya çapında ün kazanmış başka şehirler de var. Hiçbiri başkent değil, nüfus açısından da oldukça gerideler. Ünlerinin başlıca nedeni ise, sanat alanındaki itibarlı konumları…
Dünyanın dört bir yanından milyonlarca turist çeken müzeleri ve festivalleri ile Avrupa başkentleriyle yarışan Barcelona, sanat ve mimarlık bienalleri ve karnavalı ile Venedik, dünyanın bir numaralı çağdaş sanat fuarı ile Basel, tiyatro festivalleri ile Avignon ve Edinburgh, opera festivali ile Bayreuth, çağdaş dans festivalleri ile Lyon ve Rotterdam, fotoğraf festivali ile Arles, çizgi roman festivali ile Angouleme, farklı türlerde müzik festivalleri ile Salzburg, Leipzig, Aix-en-Provence, Liverpool, Marsilya, Nice, Montreux, Split, San Remo… hepsi de, dünya sanat takvimine damgalarını vurmuş şehirler…
En popüler sanat dalı olan sinema alanındaki festivaller ise dünya kamuoyunda en çok ses getiren, yapıldıkları şehirlere ciddi kazanç sağlayan etkinlikler. Cannes, Venedik, Berlin, San Sebastian, Locarno, Rotterdam, Karlovy Vary, Valencia, Nantes, La Rochelle, Montpellier, Annecy, Sitges bunlardan yalnızca birkaçı…
Ülkemizde ise, ne yazık ki sanat festivalleri ile dünya sanat ajandalarına girmiş tek bir şehir yok, İstanbul dışında. Film festivallerimiz açısından da durum farksız. Ülke geneline yayılmış olmalarına karşın (Ankara, Antalya, Adana, Eskişehir, Malatya ve onlara özenen cılız girişimler, Kayseri, Trabzon, Elazığ, Antakya, Köyceğiz, Datça v.b.), hiçbirinin dünyada tanınırlığı yok. Oysa, birbirini kopyalamak yerine, özgün kimlikler geliştirmeye çalışsalar, saygın bir konum elde edebilirlerdi. Ayvalık ve Bodrum Festivallerini, daha yeni doğdukları için bu değerlendirmenin dışında tutuyorum, doğal olarak. Dünyada yeterli bir tanınırlığa sahip olmasa da, Ankara Film Festivali’nin mütevazi bütçesi ile saygın bir iş yaptığını; Adana ve Antalya’nın ise, bir re-organizasyona ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Bu haftaki yazımda, festivalleri konu almamın iki güncel nedeni var. Birincisi, festival mevsiminin açılmış olması. 4 Nisan’da başlayan İstanbul Uluslararası Film Festivali, önümüzdeki hafta sonuçlanacak. 16 Nisan’daki ödül töreninden bir gün sonra, Ankara Uluslararası Film Festivali başlıyor… İkinci neden ise, yerel seçimler sonucu, neredeyse tüm önemli festival şehirlerimizde (Malatya dışında) yönetimin muhalefetin (CHP’nin) eline geçmiş olması…
Ülkemizin en eski film festivali Antalya, Yılmaz Güney’in şehri Adana ve yerel yönetimden hak ettikleri desteği alamayan Ankara ve İstanbul film festivallerinin bu değişimden olumlu etkileneceklerini düşünüyorum. Umarım, yanılmam… Şimdilik tek bildiğimiz, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in “Ulusal Yarışma”nın Antalya’ya geri döneceğini açıklamış olması. Muhtemelen Festivalin adı da değişip, yeniden “Altın Portakal Film Festivali”ne dönülecek. Bana soracak olursanız, Ulusal Yarışma’nın şehre dönmesi olumlu; ama festivalin adının değişmesi gereksiz bir adım olur (malum, dünyanın her yerinde festivaller ödülün adıyla değil, şehrin adıyla anılırlar). Ayvalık’ın MHP’ye geçmesi ise, yeni bir festival için iyi bir haber olmasa gerek.
Peki, ya İzmir? Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde sanatın adı var mı? İstanbul (İKSV) ve Adana (Sabancı-DT) Tiyatro Festivallerinin düzeyinin çok uzağında bir Tiyatro Festivali, üçüncü yılına ulaşmış ama hala çok zayıf bir Edebiyat Festivali ve dördüncü yılında durdurulan Mizah Festivali dışında Büyükşehir’in yaptığı bir sanat festivali yok. Neyse ki, müzik ve caz alanındaki boşluğu İKSEV dolduruyor. Fakat, koskoca şehrin bir Film Festivali yok! Yıllar içinde birkaç girişim olmuş, ama uzun soluklu olamamış bu girişimler. Sinema sektörünü İzmir’e davet eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in, şehri sektör açısından bir cazibe merkezi haline getirecek özgün bir festival talebine duyarsız kalmayacağını düşünüyorum. İzmir Uluslararası Film Festivali, İzmir’i ülkemizin önde gelen sinema şehirlerinden biri yapmakla kalmayacak, dünya sinema haritasında hak ettiği yeri almasını sağlayacaktır.