Neresinden tutarsak tutalım elimizde kalıyor. Her gün inanılmaz acılara uyanıyoruz.
Bir hastane, bir doktor, bir hemşire, bir kamu görevlisi düşünün yeni doğan bebekleri bile isteye öldürüyor. Emrullah Erdinç’in ortaya çıkarmasıyla öğrendik.
İçim kanıyor, midem bulanıyor, aklımı kaçıracak gibi oluyorum.
Biz bu kadar kötülük içinde nasıl yaşayacağız?
Nasıl devam edeceğiz günlük hayatımıza.
Cumhuriyet savcısının açık açık tehdit edildiği, sırf para kazanmak için en güvendiğimiz insanların ‘bebek’ katili oldukları derin ve acımasız bir suç örgütü. Bizim aklımızın almaması normal. Çünkü bizler katil değiliz. Çünkü biz para için, intikam için ya da herhangi başka bir sebeple yaşayan herhangi bir şeye zarar veremeyiz.
Olayları baştan anlatayım size. İçiniz yanacak ama bilmek, görmek zorundayız.
Gazeteci Emrullah Erdinç’in X hesabında yayınladığı bilgiler şu şekilde:
‘’ Yenidoğan vurgunu fezlekesinden notlar;
● Görüntüdekiler bir hemşire ve bir teknisyen.
● Örgüt lideri Fırat Sarı'nın bilgisi ve onayı dahilinde bebeklerin sağlık durumunu gösteren "basamak"larıyla oynayıp Curosurf isimli ilaç yazdırıyorlar.
● 8 sağlık çalışanı da bu şemanın içinde.
● Curosurf isimli ilaç solunum zorluğu çeken bebeklerin tedavisinde kullanılıyor.
● Piyasa değeri de 9575 Lira.
● Yazdırılan ilaçlar bu fiyattan SGK'ya fatura ediliyor ve hastanelere ulaşıyor.
● Bundan sonra bu iki isim devreye giriyor.
● Gelen ilaçları ya da daha önceden yazdırılmış olanları hastaneden çıkarıyorlar.
Tedavi değil ticaret başlıyor.
● Fiziki takiple ortaya çıkıyor ki; Çanta dolusu Curosurf ilacını yurt dışına satmak için çetenin diğer elemanına veriyorlar.
● 9575 Liralık her bir ilacı da 300 ila 600 Lira arasında satıyorlar.
Hem can çekişen bebeklerin nefesini hem de devletin parasını çalıyorlar. ‘’
Aileler perişan, kamuya ve devlet kurumlarına olan inancımız kalmadı, geçinemiyoruz, barınamıyoruz, hizmet alamıyoruz ve yüzüstü bırakıldık. Muhalefetinden hükümetine herkes suçlu gözümde. Milyonlarcamızın acısının vebali var üzerlerinde.
Bu insanlar böyle bir ağı kurarken devlet görevlileri, kamu görevlileri ne yaptı? Nasıl yıllardır fark edilmez. İnsan hayatından bahsediyoruz. Ne zorluklarla anne baba olmuş insanlara yapılan zulümden bahsediyoruz. Senelerini adalete adamış bir savcının ‘idealistsin ama senin canını acıtacaklar’ diyerek tehdit edildiğini görüyoruz. Tehdit edenlerin yanında avukatlar görüyoruz. Bizi koruyacak, adaletin işlemesini sağlayacak her kurum çürümüş durumda. Kendi başımıza yaşamaya, hayatta kalmaya çalışıyoruz. Bugün başımıza bir şey gelmediyse kendimizi şanslı sayıp, bir sonraki tehlikeyi bekliyoruz.
Ortaya çıkan yazışmalar çok daha kötü. Olayın tüm kötülüğünü gösteriyor. Dalga geçilmesi, bebeklerden birer objeymiş gibi bahsedilmesi. İçler acısı. 40 yaşıma kadar bu ülkede çok fazla dolandırıcılık gördüm ama bu bambaşka bir şey.
Bugünlere bir günde gelmedik elbette. Dürüst, namuslu ve erdemli olmanın zayıflık göründüğü, usulsüzlüğün ve vandallığın kabul edilmesiyle gün gün geldik bu hale.
Son bir haftada başımıza gelen korkunç olaylar silsilesi şöyle:
*Gebze’de katledilen hayvanlar
*Suriye sınırında insan kaçakçılığı yapan Tuğgeneral
• Yolda yürürken polisi ensesinden yaralayan adam
• Başakşehir’de yolda yürürken saldırıya uğrayan 3 kişi
*Tehdit edilen savcı ve yenidoğan çetesi
Sadece 7 günde olanlar bunlar. Bugün tek isteğim bu suçluların cezasını alması ve bir daha asla kimseye zarar verememeleri. Siz de neye inanıyorsanız bunu dileyin.
Ve unutmayın.
Üstesinden geleceğiz ama o güne kadar hep berabere direneceğiz. Kötülüğe, zalimliğe, zorbalığa, vicdansızlığa, adaletsizliğe.