Başarılara Ceza, Başarısızlıklara Ödül
Tümamiral Cihat Yaycı onuruyla istifa etti. Çok yazık; böyle değerler o kadar zor yetişiyor ki. Emri altındaki subaylar darbe girişiminde bulunsalar, bakan bile olabilirdi, oysa!
Atatürkçü, vatansever ve çok donanımlı olduğunu bildiğimiz Tümamiral Yaycı, iki olayla gündeme gelmişti. Ordudaki FETÖ’cü personeli ayırt emek için geliştirdiği FETÖMETRE ve Akdeniz’de çıkarlarımızı kısıtlayan kıskaçtan kurtulmamızı sağlayan, Libya ile yaptığımız deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının mimarlığı.
İstifasına doğal olarak en çok FETÖ’cüler ve ırkçı Yunanlılar sevindi.
Türkiye Neden Olması Gereken Yerde Değil?
Bazen dışarıdan bir göz sizi çok daha iyi görüp, değerlendirebilir. 1993 veya 1994 yılı idi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde doktora yaparken, Sudan’dan gelen orta yaşlı siyahi bir doktora öğrencisinin çocuğunun paraziter enfeksiyonuna tanı koyup iyileştirmiştim. Çok mutlu olmuş, bana şunları söylemişti: “Bugüne kadar birçok ülke gezdim, hepsinde yöneticilerin düzeyi halkın çok üzerindeydi. Türkiye’de ise sizler çok donanımlısınız ama yöneticilerinizin düzeyi çok düşük.” O günden bugüne, sorunumuza ışık tutan daha iyi bir yoruma rastlamadım.
Gelişmiş ülkelerde Tümamiral Yaycı gibi insanlar el üstünde tutulur; belki de sorun burada... Emperyalist ülkeler gelişmemiş ülkeleri sömürebilmek için, buralarda yaşayan bilgili, yetenekli, donanımlı ve vatansever insanları bir tehdit olarak görüp, bir şekilde önlerinin kesilmelerini sağlıyorlar. Onların yerine bu özelliklerden hiçbiri bulunmayan, hatta bazen iki kelime yabancı dil bile bilmeyen birilerini getiriyorlar ki istedikleri gibi yönetebilsinler.
Değerli insanların kıyımı, muhalefet için de geçerli. Örnek mi? CHP’de Atatürkçü, deneyimli, donanımlı diplomat Onur Öymen neden uzaklaştırıldı? Yeri doldurulabildi mi?
Ig Nobel ödüllü ‘Dunning Kruger Sendromu’ uyarınca, son derece yetersiz olmalarına karşın, kendilerini dev aynasında gören kifayetsiz muhterisler, alt kadrolarını Andre Weil Kanunu gereği, daha da yetersiz insanlarla doldurunca, ülke doğal olarak geriye gidiyor ve sömürülmeye devam ediyor. Adalet ve kalkınma yerlerde sürünüyor; işsizlik, hukuksuzluk, eşitsizlik, korku diz boyu oluyor. Bunları dile getiren cesur gazeteciler hapse tıkılırken, darbeciler, sahtekarlar, hırsızlar, namussuzlar, mafya ve din tüccarları ortalıkta cirit atıyor.
Haksızlık Karşısında Susmak
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” sözü Peygamberimiz Hz. Muhammed’e, “Haksızlığa karşı susarsanız, hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz” sözü ise Hz. Ali’ye atfedilir. Ama Müslüman geçinen, kötü niyetli kifayetsiz muhterisler, haksızlıkları dile getirenleri nedense pek sevmez. Ve ne yazık ki, değerli insanlar yönetim görevlerinden ayrıldıklarında, haksızlıkları cesaretle dile getiren insanların sayısı az olur.
Türkiye Ne zaman İleri Gider?
Doğruları söyledikleri için dokuz köyden kovulan cesur, mert, bilgili ve donanımlı insanlar, ‘Onuncu Köy’lere ‘Muhtar’ olduğu zaman…
İşte asıl o zaman bayram edeceğiz.
Şeker tadında iyi bayramlar…