Sıcak yaz günleri başlarken, COVID-19’a karşı alınan önlemler de değişmeye başladı. Anormal bir hızla normalleşirken, bazılarımız tüm önlemleri rafa kaldırıp, yazı geçen yıl olduğu gibi yaşamaya başladı. Oysa, açık havanın keyfini çıkarırken, gerekli kurallara uymamız, aşırılıklardan kaçınmamız gerek.
Yaz Aylarının Avantajları Var mı?
Evet, bazı avantajları var, ama tehlike sürüyor. Sıcaklık arttıkça, kapalı ve kalabalık ortamlarda daha az bulunup, açık havada sosyal mesafeye daha fazla uyma şansımız var; erken doğup, geç batan güneşin ultraviyole ışınları virüsleri hızla öldürürken, havadaki nem oranının artması virüslerin havada asılı kalmalarını güçleştiriyor.
Virüsün Hastalığa Yol Açma Yeteneği Zayıfladı mı?
Hastaların eskiye oranla daha hafif belirtilerle seyretmesi, virüsün hastalığa yol açma yeteneğinin (virülans) azalmasına bağlı olmayabilir veya tek etken bu olmayabilir. Öncelikle yukarda saydığım nedenlerle ve tam uyulmasa da alınan maske, sosyal mesafe, hastaların izolasyonu gibi önlemlerle, ortamda artık daha az sayıda virüs var. Yeni olgular, daha az sayıda virüs ile enfekte olmaları sonucu, enfeksiyonu daha hafif geçiriyor olabilir.
Klima Kullanımı Sakıncalı mı?
Her tarafı kapalı bir ortamda, dışarıdan hava almayan ve dışarıya hava vermeyen bir klima sistemi, enfeksiyonun yayılmasını kolaylaştırabilir. Ancak, dış ve iç ortamlar arasında hava dolaşımı sağlayan bir sistem kurulduğunda, enfeksiyondan korunmada yararı bile olabilir.
Virüsün hapşırmayla 8 metre kadar uzağa gidebildiğini, yüksek sesle konuşurken de yayılabildiğini, mikroparçacıkların havada uzun süre asılı kalabildiğini; ama, hafif bir hava akımıyla bile hızla yok olduğunu gösteren deneyleri yazmıştım. Ev veya işyerinde iki farklı uçta kapı veya pencere açarak veya aspiratör takarak, arabada pencereyi aralayarak içeriden dışarıya, hafif de olsa hava akımı oluşturmak çok yararlı. Araba klimalarının ön cama üfleme seçeneğinde çalıştırılması sağlıklı.
Virüsün klimalarda yaşaması veya çoğalması söz konusu değil; ancak en az Koronavirüs kadar tehlikeli Legionella adlı bir bakteri klimalarda yaşayıp, çoğalabiliyor. Bu nedenle, yaz öncesi klimaların temizlik ve bakımının yapılması gerekiyor.
Kortizon Tedavisi Ölüm Riskini Azaltıyor mu?
İki ay önceki bir yazımda, Angel Atienza adlı İspanyol bir meslektaşımızın, akciğerlerinde görüntüleme yöntemleriyle yangısal olaylara bağlı bozukluklar saptanan hastalara, klinik belirtilerin başlama tarihinden sonraki 6. ve 12. günleri arasında, yani erken dönemde, düşük doz kortizon verdiklerini; düzelme olursa, tosilizumab gibi bir başka yangı önleyici eklediklerini ve çok iyi sonuç aldıklarına ilişkin sosyal medyadaki mesajına değinmiş, bu yaklaşımı mantıklı bulmuştum.
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, beş gün önce kortizon tedavisini “ölüm oranını azaltan ilk uygulama” olarak niteledi. İngiltere’de yapılan araştırmanın ilk sonuçları, deksametazon adlı kortizonun ölüm oranını, ventilatördeki hastalarda üçte bir, oksijene gereksinim duyan hastalarda beşte bir oranında azalttığını gösteriyor.
İki ucu keskin kılıca benzetilen kortizonun masum bir ilaç olmadığını; hastanın bağışık direncini düşürüp, virüsün çoğalmasını hızlandırabileceğini ve mutlaka doktor kontrolünde dikkatle kullanılması gerektiğini belirtmeliyim.
Sağlıklı ve eğlenceli bir yaz dileğiyle… Tüm babaların günleri kutlu olsun.