Kedi sahiplerinin veya sokakta kedilere bakan hayvanseverlerin yakından tanıdığı bir hastalık, FIP. Açılımı; Feline Infectious Peritonitis yani Kedi Enfeksiyöz Peritoniti. Maalesef ölüm riski son derece yüksek olan bir hastalık bu...

FIP aslında kedi koronavirüsü olarak bilinen FelineCoronavirus (FCoV) ile tetikleniyor. Hayvanların bağışıklık sistemine saldıran FIP enfeksiyonu ilk etapta sinsi seyrettiği için ve biraz da kediler acısını, rahatsızlığını belli bir noktaya gelene kadar belli etmediğinden erken fark edilmesi her zaman mümkün olmuyor.

En yaygın belirtileri, iştahsızlık, kilo kaybı, arka bacaklarda güç kaybı, nöbetler, sarılık olarak biliniyor.

Kedisine FIP teşhisi konulan hayvanseverler adeta kabusu yaşıyor. FIP’i baskılayıp etkisini azaltarak kedinin ömrünü uzatacak birçok farklı tedavi yöntemi var. Özellikle erken teşhis bu anlamda önemli.

***

Geçtiğimiz günlerde sayfayı da yakından takip eden hayvansever İlay Özbalcı, kedisi Smok’un FIP’e yakalandığını ve alternatif tedavi arayışları içindeyken yeni sayılabilecek bir yöntemden haberinin olduğunu anlattı.

“GS441524 Tedavisi” FIP için yeni bir umut. UC-Davis Üniversitesi’nden Dr. Niels C. Pedersen ve diğerlerinin çalışmalarında GS441524’ün FIP’in her türü üzerinde yüzde 80’in üzerinde başarılı olduğu gösterilmiş. Ama bu tedavinin de büyük bir handikabı var: Para.

***

Sevgili İlay’ın kedisi aslında bir sokak canıymış. Henüz 3 yaşında ama başından öyle şeyler geçmiş ki sonunda İlay, evde baktığı diğer kedisi Kovid olmasına rağmen, Smok’u da eve almış.

Maalesef birçok sokak kedisinde olduğu gibi Smok’un FIP hastalığına yakalandığı ortaya çıkmış.

FIP son derece bulaşıcı bir hastalık olduğu için şu an ayrı bir odada adeta karantina altında bakılıyor. İlay, Smok’u kurtarmak için şu an seferber olmuş durumda. Tedaviyi bulan Dr. Niels C. Pedersen ile yazışarak GS’nin detayları hakkında epey bir bilgi sahibi olmuş.

Şu an kedinin tedavisi Central Animal Bornova Veteriner Polikliniği’nde başlamış. İlk dozda bile etkisini göstermiş. Ama tedavi uzun soluklu ve çok yüksek maliyete sahip.

Ben İlay Özbalcı sayesinde bu tedavi hakkında bilgi sahibi oldum. Onun aktardıklarını sizinle de paylaşmak istiyorum:

“GS, Gilead Sciences firmasının ilacı. Piyasada bulunması zor bir ilaç. Şu an Türkiye'de bu tedaviye kendi imkanları ile ulaşmaya çalışan benim iletişime geçtiğim 258 hayvan sahibi ve 473 kedi var.

GS’nin iki türü bulunuyor: Hap ve iğne. Dr. Pedersen’in önerdiği tedavi protokolü 12 hafta (84 gün) boyunca, 24 saatte bir, 4 mg/kg’lik dozlarda birer iğneden oluşuyor. Yani kediniz 3 kiloysa günde 12 mg’ye eş değer iğne olması gerekiyor.

Çinli üreticiler zaman içinde kullananlardan aldıkları geri dönüşlerle kazandıkları deneyimin sonucunda dozajı 5 mg/kg olarak tavsiye etmeye başladılar. Yani kediniz 3 kiloysa 15 mg/kg’ye eş değer iğne yapmanız gerekiyor.

Bu ilaç Türkiye'de üretilmediği için ancak yurtdışından getirtilebiliyor. GS fiyatları şişesi 80 dolarla 360 dolar arasında değişiyor. Hap versiyonu da 300 dolar civarına denk geliyor. Yine 3 kiloluk kedi örneğinden devam edersek, yaklaşık 20 şişe gerekeceğinden, toplam maliyet 1.600 dolarla 7.200 dolar arasında değişiyor.”

***

Yani bu herkesin karşılayabileceği bir tedavi değil ancak 84 haftalık kür yüzde 80 başarılı sonuç veriyor; yani her 10 kediden 8’inin hayatını kurtarabilir.

Kedisi FIP olan ve çaresiz kalan hayvanseverler bu konuda neler yapabilir; kimlerden destek talep edebilir, bu konuda farkındalık çalışmaları yapılabilir mi? Biz de buradan onların sesini duyurmuş olalım.

***

Teşekkürler Güzelbahçe

Biliyorsunuz, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre belediyeler sokak hayvanlarını sadece aşılama, kısırlaştırma ve tedavi amaçlı yaşadıkları bölgelerden alabilir ve yine yasaya göre bu işlemler bittikten sonra alınan hayvanlar aynı bölgeye geri bırakılmalıdır.

Bu durumdan haberdar olmayan bazı vatandaşlar belediyeleri “hayvan toplama” merkezi gibi görebiliyor. Bu konuda artık herkesin bilinçlenmesi lazım!

Sokaklar, parklar, bahçeler hayvanların yaşam alanı olarak kabul ediliyor; yani onları “keyfi” nedenlerle buralardan uzaklaştırmaya kimsenin hakkı yok. Bunun idari yaptırım cezası var.

Bu konudaki farkındalık hareketine Güzelbahçe Belediyesi de katılmış. HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder, talep ettikleri bilgilendirici billboardların ilçede belli noktalara yerleştirildiğini müjdelemiş. Önder, “Güzelbahçe Belediyemiz ilçede 6 bölgeye kanun açıklamasını içeren billboard koydu. Kendilerinden geçtiğimiz günlerde rica etmiştik. Başkanımız Mustafa İnce’ye ve tüm belediye yetkililerine teşekkür ediyoruz” dedi.

***

Sokak canları yararına kermes

Karabağlar Kent Konseyi öncülüğünde sokak hayvanları için Poligon Gazeteci Barış Selçuk Parkı’nda kermes düzenlendi. Kermese katılıp, canlara destek vermek isteyenler bugün de açık kalacak olan bu etkinliği kaçırmasınlar. Kermes saat 17.00’ye kadar ziyaret edilebilir.

Kent Konseyi Ekolojik Denge ve Hayvan Hakları Çalışma Grubu’ndan Fatma Şimşek, “Sokak canlarımız için Kent Konseyi Ekolojik Denge ve Hayvan Hakları Çalışma Grubu; Engelli Meclisi Engelli Anneleri, Semt Merkezleri çalışma grupları, Esentepe Mahalle Meclisi Üretici Kadınları ve daha önceki kermeslerimize katılarak destek veren üretici kadınlarımız ile kermes düzenledik. Kermesten elde edilen gelir sokak hayvanları yararına kullanılacak” dedi.

***

Sosyal Medyadan İnciler

Bu hafta sosyal medyadan inciler bölümünde 4 Nisan Hayvanları Koruma Günü’nde çokça paylaşılan bir yazıyı bu sayfadan da yayımlamak istedim.

Kedi ve köpekler neden sokakta yaşayamaz?

1. Her tarafını ele geçirdiğiniz o şehirlerde artık doğa yok.

2. Çöp kenarları hiçbir zaman onların doğal yuvası olmadı.

3. Onları doğadan aldığımızda bazı yetenekleri vardı. Şu an bildikleri tek şey yemek dilenmek.

4. Şehirlerde avlanacak hiçbir şey yok. Sadece çöpler, onlar ve biz varız.

5. Ortalama bir kedinin ömrü 16 sene. Sokakta ise en fazla iki ya da üç yıl yaşayabiliyorlar.

6. Birçoğunun tek desteği onlara bakan insanlar.

7. 'Ah ne kadar tatlı' deyip geçtiğiniz yavru kedilerin çoğu sadece birkaç gün yaşıyor.

8. Neredeyse hepsi bozuk gıda tüketmekten ya da onlara uygun olmayan şeyler yemekten sindirim sistemi hastalıklarına sahip.

9. Kısırlaştırma daha fazla muhtaç ve hasta hayvan ölümünü engellemek için yapılıyor.

10. Her yerde arabalar binalar ve insanlar var. Zamanında içine sığındıkları ağaç kovukları, mağara ve oyuklar yok.

11. İnsanlar tarafından şiddet görüyorlar, dövülüyorlar, tecavüze uğruyorlar ve öldürülüyorlar. Ciddiye alınır hiçbir cezası yok.

12. Toprağa patilerini değdirebilen çok az şanslı var. Park ve mezarlık kedileri nispeten daha şanslı.

13. Soğuk ve karlı havaları atlatamıyorlar. Çoğu ölüyor. Esasında dokuz canları yok, yarım canları var.

14. Kendilerini korumayı bilmiyorlar. Binlerce yıl önce bunu onların elinden aldık.

***

Sürdürülebilir Bir Dünya İçin…

Sürdürülebilir sözcüğü son yıllarda her alanda sık sık telaffuz ediliyor. Tarım, sanayi, ekonomi, sağlık, adalet, çevre, ekoloji, doğal yaşam gibi kavramlarla birlikte yan yana anılıyor.

Peki, tam olarak bir şeyin sürdürebilir olması ne anlama geliyor?

Tanım olarak baktığımızda sürdürülebilirlik kavramı; dünya genelinde üretimin ve çeşitliliğin devamlılığının sağlanabilmesidir. Bugünün dünyasını, yarının dünyasından çalmadan korumak, geliştirmektir.

Biliyorsunuz; tüm dünyayı saran vahşi tüketim ve rant kültürü, dünya kaynaklarının hızla tükenmesine, bozulmasına, geleceğin yaşam koşullarına dair beklentilerin giderek daha kötüleşmesine neden oluyor. İnsan ve tüm canlı hayatı bu durumdan olumsuz etkileniyor.

İşte sürdürülebilir bir dünya anlayışına geçmek bu nedenle çok önemli. Sürdürülebilir bir dünya herkesin ihtiyaçlarına ve doğal dengeye saygılı; bugün için çalışırken geleceği de düşünen toplumlarla mümkün.

İzmir de bu konuda elini taşın altına koydu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz yıl ilk kez organize ettiği Uluslararası İzmir Maratonu’nun ikincisi, 11 Nisan’da “Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Koşuyoruz” sloganıyla düzenleniyor.

Birleşmiş Milletler’in liderlik ettiği ve sürdürülebilirliği hedefleyen maddelerden bazıları şöyle: Yoksulluğa ve açlığa son, sağlıklı ve kaliteli yaşam, nitelikli eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği, temiz su, erişilebilir ve temiz enerji, insana yakışır iş ve ekonomik büyüme, sanayi, sürdürülebilir şehirler ve topluluklar, sorumlu üretim ve tüketim, iklim eylemi, sudaki yaşam, karasal yaşam, barış, adalet.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, sporun birleştirici gücüne de vurgu yaparak hedeflerinin İzmir’i dünyayla buluşturmak olduğunu söylemiş. Sürdürülebilirlik teması önümüzdeki birkaç yılı da kapsıyor. Bu anlamda farkındalık yaratmak için değerli bir adım atılmış.

Kurumlar da Maraton İzmir’e kendi çalışma alanlarında sürdürebilirlik yaratma hedefiyle katılıyor. Seferihisar Hayvan ve Doğa Dostları Derneği (SEHAYDER) de bu kurumlardan bir tanesi. SEHAYDER Başkanı Fevziye Özkan “Biz de hayvanların sürdürülebilir yaşam hakları için koşuyoruz. Herkesi de bu önemli etkinlikte buluşmaya çağırıyoruz” dedi.

Pandemi sebebiyle fiziksel koşuya katılamayanlar için de Türkiye’nin ilk sanal koşu platformu “BizKoşarız” hayata geçirilmiş. İsteyenler www.bizkosariz.org adresinden katılım yaparak sanal koşuya dahil olabiliyor. Pandemi şartları nedeniyle 10 kilometrelik yarışa 750, 42 kilometrelik yarışa 450 kişilik kontenjan ayrıldı.

***

Şopengazi’nin yeni kulübeleri geldi

İzmir Menderes’te bulunan Şopengazi Nebiha Deprem Bakımevi’nde bazı kulübeler zamana ve hava koşullarına dayanamayıp çürümüştü. Yeni kulübeler için bağış ilanı açıldı. Duyarlı vatandaşlar Şopen canlarını yalnız bırakmadı ve bağışlarla yeni kulübelerin alınması sağlandı.

13 yeni kulübe geçtiğimiz gün bakımevine geldi. Bağış yapan herkese biz de buradan kocaman bir teşekkür gönderiyoruz.