Toplumun doğru bilgilenme hakkına hizmet eden, eleştiri hakkı ile ifade özgürlüğünü kullanmaya çalışan, muhalif düşünceli, eleştiri hakkını ve ifade özgürlüğünü kullanan gazetecilere hapis, gözaltı, davalar, şiddet, tehdit ve hedef gösterme; Eskisi’nde Yenisi’nde “yeni” değil ülkemizde.

Kutuplaştırıldığımız şu gerçekten zor dönemde inanılmaz da bir tırmanışta, yaygınlaşmakta.
Gözaltına alınan, tutuklanan, soruşturmaya uğrayan gazetecilerin korkup yazmayacaklarını düşünüyorlar herhalde. 
"Bağımsız gazetecilik" yapmaya çalışanlara gözdağı verdiklerini sanıyorlar.
Gazeteciyi susturmak, gazeteye tv’ye sansür uygulamak; toplumu da susturmak, baskılamaktır.
Oysa objektif gazeteciliğin tek hedefi vardır;  her zaman gerçekleri ortaya çıkarıp toplumun doğru bilgilenme hakkına hizmettir.
Gazeteciler haberciler -her zaman- toplumun kamunun yararını düşünür.


****
Gazetecilikten, gerçekleri yazmaktan başka işi olmamış onurlu gazetecinin, yazarın, şairin sanatçının sözü bitmez! Kalemi, kıymetlidir! 
Sansürle, ağır baskılar altında kalsa da, soruşturmalara, gözaltılara, tutuklamalara maruz kalsa da; biat kültürüne karşı çıkar.
Her biri, toplumun algısını biçimlendirdiğinin bilinciyle, yazdıklarının haberlerinin arkasında durur.
Tutuklu gazeteci sayısı noktasında Arabistan’la yarışan Türkiye’de “temiz gazeteciliğin” tek şartının; “iktidarları eleştirebilmek, muhalefete de muhalif gazetecilik yapmak” olduğuna inanır meslek ustalarımız. Çünkü, tersi amigoluktur! 
İşsiz de kalsa boş bulduğu her yere yazar namuslu kalem erbabı.

****
Olağanüstü günler yaşadığımız şu dönemde toplumun sesi, vicdanıdır gazeteci-ler. Demokrasinin gereği şeffaflık ilkesini de onuruyla kalemiyle savunandır.
Barış Pehlivan’ı, Seda Selek’i, Serhan Asker’i, Kürşad Oğuz’u, Suat Toktaş’ı gözaltına almak, onları susturmaktır, seslerini kısmaktır; dolayısıyla Halk TV’nin de, iktidar karşıtı, muhalif düşüncenin de!
Bedel ödetmektir kalemlerini tutsak etmeyenlere.
    
Bir cümle de canlı yayında Barış Pehlivan’ın gazeteciliğini sorgulayan Fatih Portakal için; “Barış  gözaltında olduğu sırada onu hedefe koyan yorumu hiç de şık olmamıştır, şartlara göre diye gazetecilik yapılmaz, kınıyorum.”
Suat Toktaş da cezaevinden çıkacak ve gazeteciliğini de ilkeleriyle namusuyla yapacaktır;  diğer meslektaşları/ meslektaşlarımız gibi. 
Bekir Coşkun Ustamız ne doğru söylemişti;
“Gazetecinin kaleminin mürekkebi alınterinden, diğer kısmı, şeref-haysiyet-onur alaşımındandır. Kırılır ama satılmaz.”
O kalemini, "onur namus bilen" gazetecilere selam olsun...