Hepimizin o büyülü şehri İstanbul. Binlerce masala, binlerce şiire konu olmuş o güzel boğazın incisi. İçine gireni bir daha bırakmayan, her bir köşesini kendine hayran  eden bir şehir. Her geldiğimde yeni bir güzelliğini keşfediyorum bu şehrin. Başka bir masala sürüklüyor kalbimi. Geçtiğim her sokakta tarihin izleri, tuhaf bir ürperti vardı.
Çok uzun yıllardır beklediğimiz Scorpions grubunun konseri için geldik bu haftasonu. Çok heyecanlıydık.
Şehre girene kadar her şey şahaneydi.
Ama...
Ama'sı var maalesef.
Sonrası tam bir kaos.
Kocaman bir kaos. Her yer insan. Tamam, çok kalabalık bir şehir, bunu biliyoruz fakat bu, öyle bir şey değildi. Her yerde inanılmaz bir koşturma, kimsenin kimseye tahammülü yok ve herkes çok mutsuz.
Gördüğüm yabancı sayısı, Türk sayısından fazla. Yabancı düşmanlığı değil bu. Bu kadar göç almış olması şaşırtıcı ve o kendine has dokusunu kaybetmiş. New York gibi. Her şey çok pahalı. Zengin değilsen bu şehirde mutlu olman, huzurla yaşaman mümkün değil çünkü dünya sanatçılarının geldiği, sayısız kültür sanat etkinliği olan, boğazın içinde süzülen o muhteşem restoranlarda orta ve alt sınıfın herhangi bir aktivite yapabilmesi mümkün değil ya da basit bir aktiviteyi ailecek yapabilmek çok zor. Fırsat eşitsizliğini iliklerine kadar hissediyor insan. Bir yanda hayat kaygısı olmayan binlerce insan, bir yanda geçinemeyen milyonlarcası.
Evet, çok alanda ileri bir şehir. Ulaşım sistemi şahane. Kalabalık olsa bile son teknoloji, rahat ve anlaşılabilir.

Istanbul Bogazi 10 4Dsm
İnsanlar çok mutsuz. Her yer insan dolu ve herkes, diğerine kazık atmanın peşinde ya da Türk turistsen çok bır önemin yok. Servis açmayabilirler, her an terslenebilirsiniz. 
İstiklal Caddesi, Taksim, Galata, Beşiktaş akşam saatlerinde inanılmaz güvensiz. Hatta uzun yıllardır kendimi ilk defa bu kadar güvensiz hissettiğim şehir İstanbul.
Taksi, zaten başlı başına bir sorun. Yolumuz uzun diye alındık araca ama inerken taksimetrede yazanın üstünde bir ücret tahsil edildi karttan ama taksiye bildiğimize, sağ salim vardığımıza şükrettik. Her an tetikte olmaktan yorulduk.
Günün sonunda yatağa geldiğimizde yorgunluktan nefes almak bile zor geliyordu. 
İstanbul'da yaşayan herkese büyük sabır dilerim. Umarım bir gün nefes alabildikleri bir hayata kavuşur hepsi.
Biz İzmir'e, kimilerine göre 'köyümüze' koşarak dönüyoruz..