Çocuklara ve gençlere çok önem verirdi, Atatürk. Özgürlüğün ve bağımsızlığın değerini anlayabilsinler diye, Kurtuluş Savaşımızın ilk gününü gençlere; cumhuriyetin ve demokrasinin anlamını küçük yaşta kavrayabilsinler diye, Meclis’in açılış gününü çocuklara birer bayram olarak hediye etmişti…
Bugün 30 yaşın altında olanlara, özgürlük, bağımsızlık, cumhuriyet ve demokrasinin anlam ve değerini iyi anlatamamış olabiliriz. Ülkeyi son 17 yıldır yönetenler, amaçlarını ‘kindar ve dindar bir nesil yetiştirmek’ olarak belirlediler ve ellerinden geleni yaptılar, çünkü.
15 Temmuz Darbe Girişimi
“Ata'ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok” gibi söylemlerin ardından, bir 10 Kasım günü Atatürk yerine, adını bile bilmediğimiz sultanlıkları ziyaret edenler bile oldu. “Dindar insanlardan zarar gelmez” diyerek, bir cemaate ‘her istediklerini verenler’, cemaatlerin emperyal güçlerin maşası haline gelerek, devleti ele geçirmeye çalışabileceğini 15 Temmuz’da anladılar…
Ama Atatürk ilke ve devrimlerine sarılacaklarına, darbe girişimini fırsat bildiler. ‘Anayasaya bağlı kalacağına, aldığı görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücünle çalışacağına, namusu ve şerefi üzerine’ ant içenler, andı çöpe atarak, ‘taraflı’ olmaya karar verdiler ve başbakanlıkla cumhurbaşkanlığını birleştiren ‘Tek Adam Rejimi’ni kurdular.
Oysa “Amerika’daki gibi başkanlık olsun, siz de başkan olunuz” teklifini yapan milletvekillerini “Padişahlıktan yeni kurtulduk, başınıza yeni padişahlar mı arıyorsunuz?” diye yanıtlamıştı, Atatürk. Bir gazetedeki ‘Atatürk Cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı birleştirmek istiyor’ başlıklı haber üzerine ise Celal Bayar ve Altay Paşa’ya şunları söylemişti: “Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı’nın birleştirilmesi demek, Cumhuriyet’in kuruluşuna ve felsefesine karşı çıkmak demektir.”
Tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimi
‘Tek Adam Rejimi’ni sevmedi, Türk Halkı. Ve geçtiğimiz belediye seçimlerinde, cezasını kesiverdi. Bu cezayı anlamazlıktan gelip, ayak oyunları ile İstanbul seçimini tekrarlayanlara, İstanbullular, anlayacakları dilden öyle bir şamar indirdi ki koltuk sallanmaya başladı.
Oylardaki düşme sürünce, film başa sarıldı yine: “İnşallah dindar bir gençlik, dindar bir nesil sizin ellerinizde yetişecek. Bunu başardığımız takdirde; çarşıda, sokakta, pazarda tinercisini görmeyiz. Hırsızını görmeyiz veya minimize ederiz. Alkolikleri görmeyiz. Niye? Çünkü dindar gençlik bilecek ki alkol haramdır.”
Gençler Nasıl Bir Cumhurbaşkanı İstiyor?
Şimdiki gibi birini istemedikleri kesin; dindar olanlar ve olmayanlar olarak bölünmüş olmaktan, her iki taraf da rahatsız. Geçmişte türbanlarını çıkartmak zorunda kalanlara benzer şekilde, bugün de imam hatip okullarına zorla giden, aile ve mahalle baskısıyla türban takanlar var. Gençler hangi okula gidip, nasıl giyineceklerine özgürce kendileri karar vermek istiyorlar. Bilgi kaynağı vikipedilerine ulaşmak için bile yan yollara sapmak istemiyorlar. Şu yasak, bu haram, şu sakıncalı söylemlerinden; kendilerine sürekli bir şeyler dikte edilmesinden bıktılar; en güzel çağlarını özgürce yaşamayı diliyorlar.
Ve yakında gerçekleşecek, bu dilekleri.
Atatürkçü bir cumhurbaşkanı seçecekler ve parlamenter demokrasi geri gelecek.
Bir Atatürkçü, Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı olacak…
Atatürk’ümüzü sevgi, saygı ve özlemle anıyor, her geçen yıl değerini daha iyi anlıyoruz.