Bugün bizim çağdışı olarak gördüğümüz “kölelik” uygulaması eski zamanlarda normal kabul ediliyordu.
Kölelerin hiçbir şeye hakları yoktu. Hayattaki tek amaçları sahiplerine hizmet etmekti.
Başkasının malı sayılan ve tüm özgürlüklerinden yoksun bırakılan köleler, hata yaptıklarında veya kaçmak istediklerinde zincire vurulur, ayaklarına ağırlıklar bağlanır, kırbaçlanırlardı.
Canlıydılar, kalpleri atıyordu, tüm organları çalışıyordu, nefes alıyorlardı, düşünüyorlardı, duyguları vardı ama aslında gerçek anlamda hiç yaşamamışlardı.
Bir zamanların korkunç kölelik düzenini artık kitaplardan okuyup, belgesellerden izleyip, müzelerde görüyoruz.
Eski kölelik anlayışı günümüzde kalmadı ama şimdi de adına “modern kölelik” dediğimiz yepyeni bir düzen kuruldu.
Ben bu derin konuyu işin uzmanlarına bırakıp, insan kölelerden bugün hala daha “normal” kabul ettiğimiz hayvan kölelere geçeyim.
***
Sirk denildiğinde aklınıza ilk olarak ne geliyor?
Bir aslan mı?
Fil mi?
Ya da maymun mu?
Hala dünyanın hemen her yerinde sirklerde hayvan kullanımı serbest. Sirk hayvanlarının köleliği maalesef 21. yüzyılda da normal kabul ediliyor. Gösterilerde yapılan o şirin mi şirin! numaraları öğrenmek için zavallı hayvanların çektiği işkenceleri ise görmek ve duymak istemiyoruz.
***
Hayvanat bahçeleri hala insanların en çok sevdiği, ziyaret ettiği “eğlence” merkezleri arasında. Hiç kimse garipsemiyor bu durumu. Vahşi yaşama ait onlarca farklı canlının, kafeslerde ya da sınırları çizilmiş kısıtlı alanlarda ölene kadar kilit altında tutularak, insanlara gösterilmesi herkes için çok normal bir durum.
***
Tropikal hayvanların yasadışı satışı her nedense bir türlü engellenemiyor. Yağmur ormanında gözlerini dünyaya açan bir yılan, kendisini ev ortamında cam bir kutunun içinde bulabiliyor. Ömrünü orada geçirmesi hala tuhaf karşılanmıyor.
***
Tüm bu örnekler bir yana, evcil hayvanların satışı da hala aşırı normal kabul edilen bir uygulama. Bizim ülkemizde de yasalar evcil hayvan satışına izin veriyor. İnsanlar pet-shop ve üretim çiftliklerine gidip bakıyor, beğeniyor, parasını verip kedisini, köpeğini, kuşunu, iguanasını, yılanını alıp eve götürüyor. Sonra bu hayvanlara nasıl ve ne şartlarda bakılıyor, kimsenin çok da umurunda olmuyor.
***
Evcil hayvanlarını köle sanan zihniyetler de aramızda yaşamaya devam ediyor. Örneğin köpeğini bir metre uzunluğundaki zincirle boş binaya bağlayan veya balkona zincirleyip tatile çıkan bir insan ayıplanmıyor. “Yemeğini suyunu veriyor ya, ne olacak” denilebiliyor.
Oysaki evcil hayvanın sözlükteki karşılığı “zincire vurulabilecek bir köle” değil. Onun da dolaşmaya, koşmaya, sevilmeye, sevgisini göstermeye, sahibi ile hayatı paylaşmaya hakkı var. Ama bu haklarından mahrum kalan öyle çok hayvan var ki?
***
Velhasılıkelam; eski tip kölelik insanlar için bitmiş olsa da, hayvanlar için hala sürüyor. Ve biz insanlar, bir zamanlar kendi türümüze yapılan kölelik uygulamalarına şiddetle karşı çıkarken, iş hayvanların haklarına gelince sus pus oturuyoruz.