"Haftanın sonucu en çok merak edilen karşılaşması" diye bir klişe vardır ya..
Fenerbahçe-Göztepe randevusu işte böyle bir maçtı..
Aslında bu haftaki yazı farklı bir güncel konu hakkındaydı ama o daha uzun süre güncelliğini koruyacağından (!) pazar akşamından beri çok konuşulan bu maçla ilgili ben de iki kelam etmek istedim.
Mağlubiyet elbette insanı üzer ama;
yine de Göztepeliler takımlarıyla iki defa gurur duymalı..
Birincisi bu haftaki sonuç ne olursa olsun Avrupa yürüyüşü sürüyor..
İkincisi; herkes fark etmiştir, sarı-kırmızılı takım yenilgiye rağmen geleneksel medyada ciddi süre aldı.
Belli ki, Göz Göz herkes tarafından yakından takip ediliyor.
Maçın sosyal medyadaki yankılarına baktığımızda ise ufak tefek karşıt görüşler olmasına rağmen takım, özellikle ilk yarıda sergilediği futbolun yanı sıra 90 dakikalık mücadele gücüyle taraftarını mutlu etmiş görünüyor..
Nasıl olmasın ki, ilk yarıda Fener'in rakip ceza sahasında topla buluşması ile Göztepe'de sadece Tijaniç'in rakip ceza sahasında topla buluşma sayısı eşit..
Diğer yandan son dakikalarda kurulan baskıda Heilton'un şık rövaşatasını kaleci İrfan Can çıkarmasa, bugünlerde hem Göz Göz hem de Fenerbahçe için çok farklı şeyler konuşuluyor olacaktı..
Göztepe'nin kendine has bir futbol anlayışı var..
Bu kimisine göre sistemsiz bir 'kaos futbolu' kimisine göre ise kadro yapısından kaynaklanan, 'kaotik futbol sistemi'..
Her iki fikre de saygı duymakla birlikte, ben de sarı-kırmızılıların 'direkt oyun' felsefesini sahaya yansıttığını düşünenlerle birlikteyim.
Bu oyun, elbette içeride taraftar baskısı ile de birleşince özellikle kadro kalitesi sınırlı takımlara karşı kolay sonuca gidilmesini sağlıyor.
Ancak alternatif bir oyun planı olmadığı için özellikle de deplasman maçlarında zaman zaman sekteye uğruyor.
Bu konudaki ilginç istatistik de zaten ne demek istediğimi açıklıyor..
Şöyle ki, Süper Lig'de deplasmanda öne geçip de en çok puan kaybeden takım maalesef Göztepe..
Bundan birkaç hafta önce yazdığım, "Göztepe şampiyon olamaz" başlıklı yazımı okuyanlar hatırlayacaktır, orada da dikkat çektiğim gibi orta alanda oyunu kontrol edecek tecrübeli bir ismin olmaması zaman zaman böyle kazaların yaşanmasına neden oluyor.
Sonuç olarak 40 milyon €'luk kadro değeri ile 224 €'luk şampiyon adayı karşısında aldığın mağlubiyete kahrolmak bile Göztepe'nin hangi noktaya geldiğini ortaya koymuyor mu?
Yani kaybederken bile kazanılan bazı şeyler var demektir.
Göztepe fazla da uzun olmayan bir vadede herkesin imrendiği bir kulüp haline geldi.
Futbol mantalitesi, içinde bulunulan duruma göre belki değişebilir.
Ancak yönetim felsefesi ile artık örnek bir kulüptür Göztepe.
Çıkış yapmak isteyen camialar bu modeli aynen kopyalabilirler..