Bir yılı geride bırakırken, 1995 Yılbaşı arifesinde bir terör saldırısı sonucu yaralanarak 11 Ocak’ta yaşamını yitiren sevgili Onat Kutlar’ı anımsamamak mümkün mü? Türk Sinematek’inin kurucusu ve yönetmeni, değerli yazar ve senarist dostumu, bir kez daha kendi sözcükleriyle anmak istedim. 

Sevgili Onat, 2023’ten ‘ne kaldı geriye’ diye soracak olursan, birkaç güzel şey ve bir dolu üzüntü diyebilirim. Her geçen gün yükselen ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, sansür, ötekileştirme… Bunlara bir de yitirilen dostların acısını, yıllardır hapiste tutulan dostları, kıl payı kaybedilen bir seçimi eklemeliyim. Son yılların en büyük depremini yaşadık 2023’te. Memleketin Gaziantep’in de içinde olduğu on kent etkilendi depremden. Çok sevdiğin Hatay en çok kayıp veren kentlerden biri oldu. Aylarca bu acının etkisinden kurtulamadık. Yılın en mutlu anlarını sorarsan, Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlamaları, Merve Dizdar’ın Cannes’da kazandığı En İyi Kadın Oyuncu ödülü ve voleybolcu kızlarımızın uluslararası alandaki başarıları geliyor aklıma.

HHH

Kişisel yaşamıma gelince, İzmir’e yerleşeli yedinci yılımızı geride bıraktık. İyi ki de bu kararı vermişiz. Son beş yılda İzmir çok değişti; Tunç Soyer’in başkanlığında bir taşra kenti olma yazgısını geride bıraktı, bir dünya kenti olma yolunda ciddi adımlar atıyor. Kentin sanat yaşamında inanılmaz atılımlar gerçekleşti. Artık bir Şehir Tiyatromuz, uluslararası film festivallerimiz, yeni bir ruh ve dinamizmle kolları sıvayan Büyükşehir Yayınlarımız var. Seni çok mutlu edecek bir haber daha vereyim: İzmir’e bir Sinema Müzesi/Sinematek kazandırmaya çalışıyoruz. Elbette yalnızca kültür-sanat alanlarında olmadı bu gelişme. Kentin altyapısına ilişkin yatırımlar, yoksul kesimlerin kalkınması, tarımsal üretimin verimliliği doğrultusunda gerçekleştirilen sosyal projeler, kültürel mirası ayağa kaldırmak, kenti dünyanın önemli turizm destinasyonlarından biri haline getirmek adına atılan adımlar… Hepsi de ‘döngüsel kültür’ kavramı çerçevesinde bütünlük kazanan işler.

Bu arada, İstanbul’da da güzel şeyler oluyor. Ekrem İmamoğlu’nun kente kazandırdığı yeni kültür mekanlarını görsen çok sevinirdin… Beyoğlu Sineması kamusal bir sanat sinemasına dönüştürüldü; Casa Botter’den Metrohan’a yeni sanat mekanları açıldı. Uzaktan da olsa kıvançla izliyorum. Geçen hafta, Galatasaraylı ve Fenerbahçeli futbolcuların Suudiler’e attığı muhteşem golden sonra taraftarlar İstanbul’u nasıl bir bayram yerine çevirdi, görmeliydin… Umuyorum ki önümüzdeki yerel seçimlerde başka kentlerimizde de demokrasinin zaferine tanık olacağız ve otoriter-gerici kültüre karşı dayanışma kültürünün bayrağı dalgalanacak.