Tarihten günümüze özgürlük ve hak kavramları sosyal yaşantının vazgeçilmezleri arasında. Fakat siyaset meydanlarında bas bas bağırılarak içi boşaltıldı, safsatadan ibaret iki kelimeye dönüştürüldü.
Bugünlerde "özgürlük" kelimesi, ağızlarda sakız gibi çiğnenen, anlamı içi boşaltılmış bir söyleme dönüştü. Siyasi nutuklarda bol keseden harcanırken, sokaktaki insanın gerçekliğiyle derin bir tezat oluşturuyor. Çünkü özgürlük, sadece anayasal metinlerde ve yasaların satır aralarında saklı kalan soyut bir kavram olmaktan çok öte; yaşama dokunan, nefes alan, bireyin hayatına somut bir şekilde yansıması gereken bir değerdir.
Kağıt üzerinde herkes düşüncelerini ifade etme, dilediği gibi yaşama, istediği yere gitme özgürlüğüne sahip. Peki ya gerçekte? Asgari ücretle geçinmeye çalışan, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimde zorlanan, barınma sorunu yaşayan milyonlar için özgürlük ne ifade ediyor?
Özgürlük güç sahiplerinin beğenmediği düşünceleri dile getirme kısmında bedeli ağır vir kavrama dönüşüyor. Gelecek kaygısı, yarını nasıl geçiştireceğinin endişesi, bireyi özgürlüğünün sınırlarını daraltan görünmez prangalar gibi sıkıca sarıyor.
Seyahat özgürlüğü, ifade özgürlüğü... Gelişmiş ülkelerde tartışılan bu haklar, bizim coğrafyamızda hala lüks olarak görülüyor. Temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan, sağlık hizmetlerine erişimde sıkıntı yaşayan, eğitim sisteminin eşitsizliklerine maruz kalan milyonlarca insan için özgürlük, uzak bir hayal olarak kalıyor.
Hele de emekçilerin özgürlüğüne bir türlü ulaşamaması sorunu... Asgari ücretle çalışan bir birey, temel ihtiyaçlarını karşılamak için tüm enerjisini harcarken, gerçek anlamda özgür olabilir mi? Kendi sağlığı ve geleceği için kaygı duyan, sürekli bir mücadele içerisinde olan bir insan için özgürlük, ne kadar ulaşılabilir bir kavram?
Özgürlük sadece yasal metinlerde yer alan ve "Özgürlük" kelimesini maddeler içine hapseden bir kavram değildir. Gerçek özgürlük, bireyin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, gelecek kaygısı duymadan yaşayabilmesi, düşüncelerini özgürce ifade edebilmesi ve hayatına kendi isteği doğrultusunda yön verebilmesiyle mümkündür. Ve bu anlamda, "Özgürlük bunun neresinde?" sorusu, hala cevabını bekliyor...