Yazı dizimize kaldığımız yerden devam edelim. Kıymetli Refik Durbaş’ı unutmamak gerekir. Yaşarken uzun yıllar onur duyulacak dostluğunu paylaştığımız, aynı gazetelerde çalıştığımız Refik Durbaş Ağabeyimiz, şiirimizin önemli şairlerinden biridir. İzmir bağımlılığı her zaman sürmüştür.

Refik Durbaş’ın yaşamının bir bölümü çocukluk ve ilk gençlik yılları İzmir’de geçmiştir. Hala İzmir’de Namık Kemal Lisesi’nden çok sayıda arkadaşı yaşamaktadır. İzmir anıları çok fazladır. Şairin 2014’te Islık’tan yayımlanan “Bağışla Ziyanımı” adlı kitabında yer alan “İzmir” başlıklı şiirini hatırlayalım.

Durbaş İzmir’i şu dizelerinde kucaklar sevgiyle:

İzmir yaşar ve yaşanır

Ömrüm, İzmir misali

Yasemen kokar

Ay çıplaktır, ışığı da

İzmir hem ay

Hem ayın ışığı kokar”

Usta Şair, dostluğu bizi gururlandıran, Sivas’ta yitirdiğimiz çok sevgili Behçet Aysan’ın 1978’de İzmir’de Tivoli Birahanesi’nde kaleme aldığı “Üç Anı Üç Şehir” adlı dokunaklı ve güzel şiiri örneğin “…yukardan/çığlık çığlığa/ bir martı sürüsü geçiyordu.

27701F4C 0F6C 486C 9232 B1517F2658A2

Bin dokuz altmış sekizdi, İzmir.” dizeleriyle sonlanır.  Datça’da toprağa verilmek üzere bir zamanlar İzmir’den hep birlikte sevgi ve saygıyla sonsuzluğa uğurladığımız Can Yücel de “Bademli” adlı şiirinde, şu dizelerinde yer verir şehrimize:

“Çağla diye dallara üşüşen çocuklar kadar çocuktur

Çağlalar ki onlar bademin yeşile çalan çocukluğu

Dolanır dururlar çingene sofralarının çergilerinde

Kilosun ağır satsalar da gavurun İzmir’inde…”

Türkçe’nin yalınlık ustası Salah Birsel de İzmir adlı şiiriyle kucaklar şehri:

“Şimdi kalkıp İzmir’e gitseniz

Kızlar hep şen yüzlüdür

Gündüzleri evlerde

Geceleri inceciktirler

Ve karpuzların ortasında

Ve kavunların ortasında

Ve hepsi de al yanaklı

Ve yaşamın içindedirler.

Şimdi kalkıp İzmir’e gitseniz

Evler çapkın gibidirler

Ve çocukların o dokunaklı

Erişilmezliğindedirler

Şimdi kalkıp İzmir’e gitseniz

Aklınız başınızdan uçar

Parklar selam durur

Vapurlar gülüşürler

Şimdi kalkıp İzmir’e gitseniz

Körfezde geçen günler

Yalnızlığın ölmezliğindedirler”

Aslında bu küçük yazı dizisinde, yaşayanlar haricinde, İzmir ve şiir ilişkisini ya da Şiirşehir İzmir’in şairlerinin ve şiirlerinin tümünü yansıtmak neredeyse imkânsız sayılır.

Çünkü İzmir’in şiirle ilgisi ve şehrimiz hakkında yazılan şiirlerin geçmişi 1317 yılına kadar dayanır. Örneğin 1317 yılında Kadıfekale’yi ve İzmir’in yarısını ele geçiren Aydınoğlu Mehmet Bey’in dönemini anlatan, Düsturname adlı eserin yazarı Şair Enveri’nin Kıta adlı şiiri İzmir ile ilgili yazılan şiirlerin ilk örneklerindendir:

“İki kale idi İzmir ol zaman

Birini Mehmet Bey almıştı nihan

Biri anun dopdoluydu Frenk

İşleri dün ü gün İslam ile cenk…”

Burada “İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar” İzmir Şiirleri adlı 1169 sayfalık dev eseri hazırlayan çok değerli edebiyat öğretmenleri/yazar/araştırmacı Mehmet Zeki Gündüz ile Muhittin Bilgin’i sevgi ve saygıyla selamlamak gerekiyor.

Çok büyük bir emek vererek, İzmir şiirlerini dikkatli bir süzgeçten bir kuyumcu titizliği ile geçirerek, kocaman bir eserde topladılar. Bu şehir, bu güzel insanları her zaman sevgiyle anacaktır. Elbette böylesi bir çalışmanın gün ışığına çıkması ve kentin hafızasına kazınması için bunu yayımlayacak, şövalye gibi bir yayıncı gerekiyordu. Onu da buldular:

Kentimizin değerli aydınlarından yazar ve yayıncı Bülent Şenocak.

(Bu dev eser Bülent Şenocak’ın özverisi sayesinde 2010 yılında Şenocak Yayınları’ndan özel ciltli olarak yayımlandı. Şenocak da İzmir ile ilgili kendi kaleme aldığı çok değerli kitapların yanısıra, yayımladığı tüm İzmir kitaplarıyla bu şehirde her zaman saygıyla anılacaktır.)

Aslında Şiir-İzmir ilişkisine bakınca anılacak o kadar çok isim var ki, hepsini yansıtmak bu dizinin sınırlarını aşıyor. Bu pencereden bakınca bir önemli isim de büyük usta Aziz Nesin’dir. Çoğumuz Aziz Nesin’in şair tarafını bilmeyiz. Ama ilk gençlik yıllarından bu yana Aziz Nesin bir şiir tutkunudur. Yazdıklarını çok açığa çıkarmasa da yaşarken şiirlerinin bir bölümünü yayımlamıştır. Aziz Nesin İstanbul doğumludur, ama çok sevdiği İzmir’de 1995 yılında Çeşme’de şimdi sonsuzluktaki Kıymetli Başkanımız Ahmet Piriştina’nın evinde vefat etmişti. İzmir Aziz Nesin’in yüreğinde her zaman özel bir yeri olan şehirdir. Nesin’in sık geldiği İzmir’de 24 Şubat 1984’te İzmir Karşıyaka’da kaleme aldığı bir şiiri ‘Can Baş Üstüne’ adını taşır. Nesin’in uzun şiiri şu dörtlükle başlar:

53Ded4D3 836C 491C 81B2 5C803B89Ecfb

“Yüzlerce İzmir’den süzülmüşsün

Gökle denizin seviştiği yerde

O güneş kanlarına doğmuşsun

Eskil Ege’ler damıtılmış güneşinde”      

Yine 2008 yılında yitirdiğimiz büyük şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirinde de İzmir özel bir yer alır. Dağlarca’nın çok sayıda şiirinde, İzmir duygusu, kurtuluş ruhu ve hikayeleriyle şair için ilham kaynağı olmuştur şehrimiz. Dağlarca’nın özellikle “Bağımsızlık Savaşı” adlı eserinin temelini İzmir şiirleri oluşturur. Örneğin ‘Başı Göğe Sığmayan” adlı şiiri şöyledir:

“Dağlar ak

Dağlar masalca masalca

Mustafa Kemal İzmir değil,

Bu, bayrak.

 

Duyuluyor göklerin uğultusu

Yeryüzünden yeryüzünden,

Mustafa Kemal bu İzmir değil

Bu, masmavi bir başak.

 Almışım gösterdiğin yerde

Yüz bin yılı, yüz bin yüz bin yılı

Mustafa Kemal bu İzmir değil,

Bu, yaşamak.”

Vurguladığım gibi örnekleri çoğaltmak mümkün, İlhami Bekir Tez’den Hasan İzzettin Dinamo’ya; Orhan Şaik Gökyay’dan Kemalettin Kamu’ya kadar, o çok şair için İzmir hep bir ilham kaynağı olmuştur ki bu diziye hepsini yansıtmak olası değil. Hepsinin hatıra ve yaşamlarını, eserlerini, şiirlerini saygıyla selamlayalım bu satırlarda. Ruhları şad olsun…        

Bu yazıda şehir/şiir ilişkisine de değinirken, Kıymetli Edebiyatçı, Şair Cevat Çapan’ın çevirisiyle Kavafis’in harika “ŞEHİR” adlı şiirini aktarmamak büyük eksiklik olurdu:

'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'

 

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.

Farkında mısınız İzmir de kendisine aşık kimsenin peşini bırakmıyor.

İzmir tutkuyla hep arkamızdan geliyor ve hepimizi sevgiyle kucaklıyor.

(Edebiyatın Güzel İzmir’i başlıklı dizi yazımız devam edecek)